top of page

Psikiyatrik Zorunlu Hastaneye Yatış



Ruhsal hastalığı olan kişilerin tarihten kaynaklanan tutumlar ve olumsuz önyargılarla “toplum için tehlikeli” olarak “damgalandıkları” bir gerçektir. Ancak sanılanın aksine ruhsal hastalıkların çoğu, kişiyi kendisi ya da başkaları için tehlikeli bir hale getirmez. Ancak bazı ruhsal hastalıkların akut ya da alevlenme dönemleri, hasta kişilerde, kendileri ya da toplumun başka bireyleri için tehlikelilik potansiyeli doğurabilir.


Akut veya alevlenme dönemindeki hastaların hasta olduklarına yönelik içgörüleri olmadığı için, doktor kontrollerine gitmeyi veya ilaçlarını kullanmayı istemeyebilirler. Prensip olarak hastayı zorla hastaneye yatırma durumu en son çare olarak düşünmelidir. Hasta muayene olmak için hastaneye gitmek istemese bile, toplum ruh sağlığı merkezlerinin yardımı ile hastaların tedavileri ev koşullarında da sağlanabilmektedir. Ayrıca her gün ilaç içmeyi reddeden hastalar için kulanılabilecek haftalık, 2 haftalık aylık hatta günümüz teknolojisi ile 3 aylık iğne tedavileri de bulunmaktadır. Ancak bu koşullarda bile hastanın tedavisi uygulanamayabilir ve hastanın kliniği daha da kötüye gidip intihar fikirleri ya da hezeyanları nedeniyle kendilerine veya başkalarına zarar verebilir. Tehlikelilik potansiyeli taşıyan ruh hastalarının tedavisi için, hastalığa bağlı tehlikelilik hali geçinceye dek bir ruh sağlığı kliniğinde kapalı tutulması mümkündür. Ancak hastaların çoğunluğu hastanede yatmayı kendi istemleriyle kabul etmediklerinden dolayı, hastaların hastaneye götürülmeleri de yakınları açısından oldukça zorlayıcı olmaktadır.


İdare kanununda, valinin ve kaymakamın, hastanın suç işlemesini önlemek, kamu düzen ve güvenliğini korumak için, hasta hakkında gerekli tedbirleri alabileceği bildirilmiştir. Belediye kanununda belediye zabıtasının, köy kanununda köy muhtarının, Polis vazife ve selahiyeti kanununda polisin, CMUK’a göre hakim ve savcıların, akıl hastalarının başkalarının mal ve can emniyetini tehtid ettiğinde veya suç işlediğinde gereken işlemi yapma (hastaneye yatırma, sevk) yetkileri vardır. Yani kamu görevlileri hastanın rızası olmaksızın, hastanın psikiyatrik muayenesinin yapılması ve gerekli ise ayaktan veya yatarak tedavi görmesinin sağlanması sırasında aileye eşlik ederek yardımcı olmakla yükümlüdürler. Aile hastalarının zorunlu muayene edilmesini organize edebilmek amacıyla, mesai saatleri içinde belirtilen kamu kurumlarının herhangi birine (tercihen savcılık, vali veya kaymakamlık), mesai saatlerinin dışındaki zamanlarda ise nöbetçi savcıya başvurabilirler.


Psikiyatri aciline polis, jandarma veya hasta yakını tarafından getirilen hastalar görevli psikiyatri hekimi tarafından muayene edildikten sonra akli dengelerinin yerinde olmadığına kanaat getirilirse hastanın yatışı önerilebilir. Zorunlu yatış, ruhsal hastalığa bağlı tehlikelilik durumunda, kişinin hem tedavisini ve güvenliğini sağlamak, hem de toplum güvenliğini korumak amacıyla, tehlikelilik halinin ortadan kalkmasına dek bir psikiyatri kliniğine yatırılmasını ifade eder. Psikiyatri bir hastanın zorla tedavi edilebildiği belki de tek uzmanlık alanıdır. ​


Hastanın kendisinin tedavi görmek istememesi halinde, hastanın birinci derece yakınından aydınlatılmış onam alarak hasta hastaneye yatırılabilmektedir. “Ruhsal yönden zorunlu yatış” koşulları olduğunda, hastanın yasal temsilcisi ya da yakınlarının onayı olmasa bile, “istemsiz yatış” ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı kararıyla yapılır. Ancak hasta, yasal temsilcisi ya da yakınları tarafından başka bir resmi ya da özel ruh sağlığı kliniği ya da hastanesinde tedavi edilmek üzere götürülebilir. Hasta zorla hastaneye yatırıldığı andan itibaren zorla tedaviye de başlanmaktadır.


Hastaların tedavisi için, hastalığa bağlı tehlikelilik hali geçinceye dek bir ruh sağlığı kliniğinde kapalı tutulması ve tedavi edilmesi bir yandan hasta kişinin “sağlıklı yaşama hakkı” çerçevesinde tedavi hakkını kullanmasını sağlarken, diğer yandan özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle hasta zorla tedavi için hastaneye yatırıldıktan sonra ahkamı şahsiye kararı için nöbetçi Sulh Hukuk mahkemesi ile 24 saat içinde gerekli yazışmalar yapılır. Türk Medeni kanununda “akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması halinde, tedavisi, eğitimi veya düzeltilmesi için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir” denilmektedir.


Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 25. maddesine göre “kanunen zorunlu olan haller dışında ve olabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir". Ancak istisna olarak psikiyatrik zorunlu yatışı yapılan kişinin tehlikelilik durumunu ortadan kaldırmak amacıyla uygulanacak tedaviyi reddetme hakkı yoktur. Kişinin tehlikelilik riski geçinceye kadar yapılacak tedaviye ilişkin kararda psikiyatri uzmanı ya da psikiyatri uzmanlarından oluşan bir ekip yetkilendirilmiştir. Tedaviye ilişkin her türlü itiraz tek yetkili makam olan Sulh Hukuk Yargıcı'na yapılmalıdır.


Yine de vurgulamak gerekir ki, hastanın kendisi ya da çevresi için tehlikelilik hali söz konusu olmadığı durumlarda yatarak veya ayaktan tedaviyi reddetme hakkı vardır.


bottom of page