top of page

Evim Evim Canım İş Yerim




Kimin aklına gelirdi ki okullar, bankalar, şirketler eve taşınsın…

Martta oğlumu anaokuluna göndermeyip, online çalışma kararı aldığımda ben bile abartıp abartmadığımı sorguluyordum. Sadece 15 gün sonra, bahar mevsimine girdiğimiz o güzel günlerde eve kapanıverdik. Nisan 2020’de bir anda hepimiz için okul da iş yeri de evimiz oluverdi. COVID-19 yaygın hale geldikçe, birçok hükümet işyerlerindeki fiziksel varlığı en aza indirmeyi güçlü bir şekilde teşvik etti ve hatta zorunlu kıldı.


Evden çıkma yasaklarını, pencereden, balkondan baharı yaşamaya çalışmamızı saymazsak, yaşamı, değer verdiklerimizi, para ile ilişkimizi sorgulamamızı sağlayan verimli bir dönem oldu. Evden çalışmak zamanımızı şirketlerin çizdiği sınırlar dışında planlamamıza olanak sağlayarak, değer verdiklerimiz için zaman yaratmaya da olanak kıldı.


Şaşırtıcı olmayan bir şekilde çalışanların tümüne yakını özellikle de hibrid şekilde düzenlenmiş evden çalışma sistemine çok sıcak bakıyor. Uzun vadede hybrid sistemde gözlemlenmiş olan performans düzeyleri de bunun getirilerini önümüze sermekte. Hatta Covid-19 ile birlikte birçok şirket kalıcı olarak büyük ofislerini kapadı, dönüşümlü çalışılabilecek ufak ofislere taşındı.


Tabiki başta adaptasyon pek kolay olmadı. Aile bireylerinin personalarında zaman zaman çelişkilere neden olan bu durum bir süre sonra bir dengeye oturdu.



Uzaktan çalışma sistemi sağlığımızı nasıl etkiledi?


Uzaktan çalışmanın hem olumlu hem de olumsuz etkileri bulunmakta. Örneğin, evde kendinize göre düzenlenmiş bir çalışma ortamı konsantrasyonunuzu arttırabilir. Çalışma saatleri açısından da daha fazla esneklik sağlaması ise olumlu psikososyal sonuçlarla ilişkilendirilebilir. Artan esnekliğin bir avantajı, çalışanların iş ve özel hayattaki görevlerini vakit kaybetmeden birleştirebilmeleri ve böylece iş-yaşam dengelerinde daha özgür olabilmelerini sağlıyor. Pandeminin ilk döneminde evden çalışanların birçoğu üretkenliklerinin arttığını, daha özerk hissettiklerini, daha dengeli bir iş-özel hayata sahip olduklarını düşündüklerini ve iş tatminlerinin arttığını belirtmiş. Pek tabi bu esneklik-özerklik, aynı esnek zihne sahip, anlayışlı bir yönetici ile mümkün.


Covid-19 kapanma dönemi online çalışan beyaz yakalı hastalarımın bir bölümü her ne kadar gün içinde kendilerine veya iş dışı sorumluluklarına vakit ayırabilme fırsatı bulduğunu söylese de, bunun bedelini akşamları çok geç saatlere kadar çalışarak ödediklerinden yakındılar. Özellikle de ev içi sorumlulukları eşit almadıklarını tahmin ettiğim hırslı erkek yöneticilerin gecelere sarkan toplantılar yapmaktan çekinmediklerini, bunun da ceremesini en çok ev içi sorumlulukların ağırlıklı yükünü taşıyan kadın çalışanları yorduğunu gözlemledim. Hele de okula gitmeyen çocuklarla aynı evde çalışmaya çalışmak kadın erkek demeden herkesi yordu.


Araştırmalara göre de evden çalışanların yaklaşık %34'ü, çalışma sürelerinin akşamlara ve hatta hafta sonlarına kaydığını, çalışma saatlerinin genel olarak artma eğiliminde olduğunu belirtmiş. Bu durumun uyku kalitelerinde, fiziksel ve zihinsel sağlıkları üzerinde olumsuz sağlık sonuçları doğurması pek tabi kaçınılmaz.


Uzaktan çalışmanın kesinlikle avantajları olmasına ve hızla geniş çapta benimsenmesine rağmen, yalnızlık en büyük zorluklardan biriydi. Evdeki sorumlulukları yerine getirdikten sonra bilgisayarı açarak bir toplantıya katılmak hem ev işlerini kolaylaştırdı hem de çalışmaktan yorulmaya sebep oldu; işe dair ve eve dair sorumlulukların örtüşmesi iş hayatı ve özel hayat arasında çatışmaları somutlaştırdı.


Mesai saatlerini aşan uzun toplantılar, belirsiz çalışma saatleri ve zorunlu fazla mesai taleplerinin normalleştirildiğine işaretti. Tüm bunlar, iş-özel yaşam dengemizi bozarken, stresimizi arttırdı.



Online toplantılar için koltuğunuz hazır mıydı?


Bir yandan da uzaktan çalışma sistemine çok ani geçilmesiyle birçoğumuz kendini yatakta pijama üstü gömlekle toplantı yaparken ya da mutfak masasında evrak imzalarken buldu. Mental olarak buna hazır olmadığımız gibi, bedenimiz de hazır değildi. Ofis sandalyesine ve ofis masasına ihtiyaç duyuyordu. Kas ve eklem ağrıları ile evlerimizin ofis düzeni alması gerekliliği ile de yüzleşmiş olduk.


Uzaktan çalışanlar, sahada çalışan çalışanlara göre daha fazla ses yorgunluğu semptomu ve kas ağrısı bildirmeye başladı, daha uzun ekrana maruz kalma ve oturma süresinin buna yol açtığını düşündüren araştırmalar hareketsiz geçen bu tür uzun sürelerin hem mevcut hem de gelecekteki çalışan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olacağını gösteriyor. Ofisteki çalışma ortamlarının nasıl donatılması gerektiğine dair bir çok yasal çerçeve varken maalesef evden çalışanlar için teknik ekipmanın bazı çalışanlar için yeterli değil. Bu nedenle, evden çalışmak için gerekli ekipmanların çalışanların iş tatmininin yanı sıra çeşitli sağlık parametreleri üzerinde de etkisi olduğu işverenler tarafından gözden kaçırılmamalı.



İnsanlarla temas içinde olmayı özledim…


Muayenehane koşulları gereği pek de kalabalık bir çalışma düzenim yok. Yine de gün içinde hastalarımla olan temasımın bile sosyalleşmemde ne kadar büyük bir payının olduğunu farkettim kapanma döneminde. Özellikle de büyük şirketlerde çalışanlar, kahve molalarının, paylaşılan öğle yemeklerinin ve iki arada bir derede konuşulan ve büyük iş gören mini iş konuşmalarının yokluğunu derinden hissettiler. Kalp hastalıkları veya depresyon, anksiyete gibi zihinsel hastalıkların yalnızlık hissi ile ilişkili olabileceğini düşünülüyor. Yalnızlık, özellikle de süresi belirsiz-uzun yalnızlık, yaşam doyumunu azaltırken depresyon belirtilerini arttırabilir.



İş verenlerden psikolojik destek talebi


APA , 26 Mart - 5 Nisan 2021 tarihleri ​​arasında uzaktan çalışan 1.000 kişiden çevrimiçi bir anket doldurmalarını istedi . Evden çalışan bireylerin çoğu, izolasyon, yalnızlık ve gün sonunda bile işten gelen taleplerden kaçma zorluğu gibi olumsuz ruh sağlığı etkileri yaşadıklarını belirtti.


Çalışanların %54'ü, pandeminin başlangıcından bu yana işverenlerinin akıl sağlığı ihtiyaçlarına daha olumlu yaklaşımlar sergilediklerini bildirirken, %15'i ruh sağlıklarının daha az umursanmakta olduğunu belirtti. Ancak, yalnızca beş kişiden biri işverenlerinin ek hak olarak akıl sağlığı hizmetleri sunduğunu söyledi.


10 çalışandan dördünden fazlası ise akıl sağlığı hizmeti almaları veya akıl sağlıkları için izin almaları durumunda işverenleri tarafından herhangi bir misilleme yapılacağından endişe duymakta.


Çalışanların ruh sağlığı alanında desteğe ihtiyaç duydukları her zaman ve her yerde, akıl sağlığı sorunları hakkında konuşma rahatlığını elde edebilmeleri ve buna şirketin de desteği ile erişebilmeleri gerektiğini düşünüyorum.



bottom of page