top of page

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri: Gerçek Benlik ve Dijital Yansımalar

  • Yazarın fotoğrafı: Klinik Psikolog Başak  Altunbek
    Klinik Psikolog Başak Altunbek
  • 15 Eyl
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 16 Eyl

Sosyal medyada hiç beğeni almayan paylaşımı temsil eden görsel; genç bir adam, 0 beğeni simgesine bakıyor

Sosyal medya kavramı, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hayatımıza girdi. İlk sosyal medya platformları, 1990’ların sonlarına doğru ortaya çıktı. Bu platformların temel amacı, insanların birbirleriyle sanal ortamda iletişim kurması, bilgi paylaşması ve topluluklar oluşturmasıydı.

 

Üzerinden geçen yaklaşık 30 yılın sonunda sosyal medya artık yalnızca iletişim kurduğumuz bir mecra değil; aynı zamanda profesyonel işler için kullanılan, sosyal hayatta ise hayatlarımızı karşılaştırdığımız, kendimizi tanımladığımız ve onay aradığımız bir alan haline geldi. Dolayısıyla sosyal medyanın psikolojik etkileri de önemli bir gündem konusu olarak karşımıza çıkmaya başladı.

 

Ocak 2024 itibarıyla dünya genelinde 5,35 milyar internet kullanıcısı vardır; bu, dünya nüfusunun %66,2’sine karşılık gelmektedir. Bu rakamın içinde, 5,04 milyar kişi yani küresel nüfusun %62,3’ü sosyal medya kullanıcısıdır (Statista, 2024). Bu, dünya nüfusunun yaklaşık %62’sine denk geliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2024 yılı verilerine göre ülkemizde nüfusun %65.7’si sosyal medya kullanmaktadır. Sosyal medya platformlarında ise Türkiye’den 303 milyondan fazla aktif hesap bulunmaktadır. Ülkemizde ise sosyal medya kullanıcı sayısı 72 milyon yanı nüfusun %84'ünü kapsamaktadır. Bu kadar geniş, kalabalık ve birbirimize bir tık kadar uzakta olduğumuz, bir paylaşımımızın milyonlarca insanın önüne düşebilme şansı olan, sürekli olarak birilerinin beğenilerine ya da yorumlarına açık olduğumuz bu dijital dünyanın içinde kendimize dair algılarımız nasıl şekilleniyor? Kendimize dair değerimizi neye göre belirliyoruz?

 

Benlik Algısı Nedir?

Benlik algısı, bireyin kendini nasıl gördüğünü ve nasıl tanımladığını ifade eder. Kişinin kendini tanıma sürecini; kim olduğunu, hangi özelliklere, ilgi alanlarına, yeteneklere, hedeflere, sorumluluklara, tutumlara ve değerlere sahip olduğunu fark etmesini tanımlar (Bayat, 2003). Bu kavram, bireyin kendisiyle ilgili temel yeterliliklerini nasıl değerlendirdiğini ve benliğine dair düşüncelerini kapsar.

 

Fiziksel görünümümüz, başarılarımız, ilişkilerimiz, değerlerimiz ve duygularımız; benlik algısının yapı taşlarını oluşturur. Bu algı, zamanla ve çevresel etkenlerle değişebilir. Sosyal medya ise bu çevresel etkenlerin en baskınlarından biri haline gelmiş durumda.

 

Sosyal Medya: Modern Aynadaki Yansıma

Sosyal medya platformları, kişilerin hayatlarının yalnızca seçilmiş, düzenlenmiş ve çoğu zaman idealize edilmiş kesitlerini sunar. Bu içeriklerle sürekli karşılaşmak, kişide şu soruları tetikleyebilir:

 

“Neden ben böyle görünmüyorum?”

“Neden benim hayatım bu kadar renkli değil?”

“Benim paylaştıklarım neden bu kadar beğeni almıyor?”

 

Bu tür düşünceler, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde oldukça yaygındır çünkü bu dönemler kimlik gelişimi ve dış onaya olan hassasiyetin yüksek olduğu zamanlardır. Ancak bu karşılaştırmalar yalnızca gençlerle sınırlı değildir; her yaşta bireyin benlik algısı, sosyal medya etkileşimlerinden etkilenebilir.

 

Beğeni Sayısı: Onay İhtiyacının Dijital Göstergesi

Beğeni, yorum ve takipçi sayısı gibi ölçütler, zamanla bireylerin öz değerini dışsal bir sistem üzerinden belirlemesine neden olabilir. Bu durum:

 

-              Duygudurum dalgalanmalarına

-              Performans baskısına

-              Kaygı ve özgüven sorunlarına

-              Sosyal çekilme ya da bağımlı kullanım davranışlarına yol açabilir.

 

Oysa gerçek öz saygı, dış onaydan bağımsız olarak kişinin kendi değerini tanımasıyla ve kabul etmesiyle gelişir.

 

Psikolojik Etkileri Nelerdir?

Sosyal medyanın aşırı ve eleştirel kullanımı şunlarla ilişkilendirilmektedir:

 

-              Depresyon ve anksiyete belirtileri (Cunningham vd., 2021; Vannucci vd., 2017)

-              Yetersizlik ve değersizlik hisleri (Affizie, 2024)

-              Beden algısı bozuklukları (Fardouly & Vartanian, 2016)

-              Uyku sorunları ve dikkat dağınıklığı (Pirdehghan vd., 2021; Barton vd., 2018)

 

Bu etkiler kişiden kişiye farklı düzeylerde yaşanabilir. Bu nedenle hem sosyal medya kullanım alışkanlıklarımızı gözden geçirmek hem de psikolojik etkilerini fark etmek büyük önem taşır.

 

Ne Yapabiliriz?

1. Farkındalık Geliştirin: Sosyal medyada geçirdiğiniz zamanı ve içerikleri nasıl tükettiğinizi gözlemleyin. Ne tür içerikler sizi iyi hissettiriyor, hangileri sizi olumsuz etkiliyor?

2. Dijital Dünyayı Gerçekle Karıştırmayın: Unutmayın, sosyal medyada paylaşılanlar genellikle gerçeğin sadece “iyi” kurgulanmış bir kesitidir.

3. İçsel Kaynaklarınıza Odaklanın: Beğenilmek ve onaylanmak yerine, sizi siz yapan değerleri hatırlayın. Hedefleriniz, ilişkileriniz ve duygularınız sizinle ilgilidir, başkalarının ekranlarıyla değil.

4. Sosyal Medya Detoksları Yapın: Zaman zaman çevrimdışı kalmak ve dikkatinizi gerçek hayattaki deneyimlere yöneltmek size iyi gelebilir.

 

Ne Zaman Profesyonel Destek Alınmalı?

Eğer sosyal medya kullanımı:

 

-              Gündelik işlevselliğinizi etkiliyorsa (uyku, yemek, çalışma, sosyal ilişkiler)

-              Sürekli bir yetersizlik hissi ve mutsuzluk yaratıyorsa

-              Kendinizi değersiz ya da önemsiz hissetmenize neden oluyorsa

-              Hali hazırda yaşamakta olduğunuz zorlukları daha da arttırıyorsa

 

Bu durum profesyonel bir psikolojik destek gerektiriyor olabilir. Bir uzmandan yardım almak; benlik algınızı yeniden yapılandırmak, öz saygınızı güçlendirmek ve sosyal medya ile daha sağlıklı bir ilişki kurmak adına önemli bir adımdır.

 

Sosyal medya hayatın bir parçası olabilir ama kim olduğumuzu belirleyen tek şey olmamalı. Kendinizi başkalarının düzenlenmiş görüntüleriyle değil, kendi özgün hikâyenizle değerlendirin. Kıyaslama yerine farkındalık, yargı yerine şefkat geliştirmek ruh sağlığınız için kıymetli bir başlangıç olabilir.


Bu site hizmetlerimiz hakkında bilgi vermek  ve  toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır; sağlık hizmeti vermemektedir. Hastalıklarla ilgili, teşhis ve tedavi amaçlı kullanılamaz. Tanı ve tedavilerin mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekmektedir. Site içeriğinin bir şekilde tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk ziyaretçiye aittir. 

Sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Ayça Can Uz' a aittir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.

 

GİZLİLİK POLİTİKAMIZ

bottom of page