Dünya genelinde saatler belirli aralıklarla, "yaz saati" veya "kış saati" adı altında değiştirilmektedir. 2016'dan beri Türkiye'de sabit olarak yaz saati uygulamasına geçildi. Neden olarak ülkemizde gün ışığından daha fazla yararlanması hedeflendiği belirtildi.
Ülkemizde uygulanmayan kış saatinde:
- Uygulama sonbaharda başlar ve ilkbaharda sona erer. Örneğin Avrupa'da kış saati uygulaması bu pazar 29 Ekim 2023 saat 03:00'da kış için yeniden uygulamaya geçti.
- Uygulamanın yürürlüğe girmesi ile yazın ileri alınan saatler yeniden bir saat geri alınır. Böylelikle sabah gün ışığı ile uyanma şansına sahip olunur.
- Sabahları güneş ışığına maruz kalma süresini artsa da, bu durum aynı zamanda akşamları daha kısa günler anlamına da gelir.
Yaz saati uygulaması yani saatlerin ilkbaharda ileri, sonbaharda geri alınması uygulaması, ilk olarak 1784 yılında Amerikalı Benjamin Franklin tarafından aslında bir espri olarak önerilmiş. The Journal of Paris isimli bir dergiye yazdığı mektupta, yaz aylarında erken kalkılırsa, tasarruf edilebileceğini iddia etmiş ve kendi de mumlar üzerinden bir hesaplama yapmış. Herkese çılgınca gelen bu teklif dönem dönem farklı kişiler tarafından, yazın erken kalkarak daha fazla gün ışığından yararlanma niyetiyle gündeme getirilmiş ama kimse gerçekten bu öneriyi ciddiye almamış. Taki ahımı alan Kanada'nın Ontario eyaletindeki Port Arthur kentinin belediye meclisi bu uygulamayı devreye sokana kadar.
Şu an ben bu yazıyı yazarken gün doğumu 07:38'de. Her sabah okul için 06:30'da uyanan oğlum ve biz, asla güneşi görmüyoruz uyanırken. Hatta 07:15'te oğlum okul servisine binerken dahi hava alacakaranlık. 2 yıl öncesinde henüz daha da ufakken oğlum isyan ediyordu, "Anne, geceleyin niye uyanıyorum?!!". Bence haklı bir isyan. Tek sözde faydası akşam iş çıkışı eve gün ışığında gitmek için bir şansınızın olması tabiki o şans saat 17:00'da çıkanlar için. Gün batımı 17:55'te, daha geç çıkan birçok özel sektör çalışanı için, işten çıktığında karanlık basmış oluyor; gözlerinin yapay ışık dışında hiç gün ışığını yakalama şansı yok. Bu durumda öğlen yemeğinde kapalı bir AVM'dense açık havayı tercih etmek elzem, aksi neredeyse kış depresyonu için davetiye.
Benim için ise akşam hava aydınlık olsa da fark etmiyor. Erken çıksam dahi, ertesi gün çocuğumun okulu olduğundan yemek vs evde olmam gerekiyor. Dolayısıyla eve giderken harcıyorum o aydınlığı. Malum günü uzatmıyoruz aslen, kışın zaten günler kısa ve bizler sadece aydınlığı hangi zaman aralığında kullancağımıza %50 seçim sansı ile karar veriyoruz bu uygulama ile. Sabah karanlıkta uyanmaktansa, ben açıkçası zihnimin açılabilmesi için %50 aydınlık şansımı sabahtan yana kullanmayı tercih ederim. Zira sabah ışığı ile zihnimizin uyanıklığı direkt ilişkili.
Beynimizin sirkadyen ritim adı verilen bir iç saati vardır.
Bu saat sayesinde içsel olarak 24 saatin hangi diliminde olduğumuzu takip eder ve günün o zamanına uygun fiziksel ve nörolojik ayarlamaları yaparız. Bu iç saatin ayarlamasını ise güneş yapar.
Bu saat, beynimizde epifiz bezi adı verilen küçük bir yapıda yer alır ve her akşam yaklaşık aynı saatte melatonin adı verilen uyku verici bir kimyasalı gün içindekinden daha fazla salar. Böylelikle melatonin seviyesi gece maksimum derin uykuya ulaşmak için yavaşça artar, ardından sabah uyanmaya doğru yavaşça azalır. Sabah uyandığımızda gözümüzün algıladığı gün ışığı ise, diğer kimyasallarla birlikte beynimizde de ışıkları yakmak üzere uyarıcı bir nöromodülatör olan norepinefrini salar bu sefer de.
Dolayısıyla sabah uyandığınızda yeterince gün ışığı alamamak beyninizin uykudan uyanıp uyanık ve dikkatli olmasını zorlaştırır. Aksi gece için de geçerlidir; gece gözünüze gelen parlak ışık, TV, tablet ve cep telefonu ekranınız gibi, aynı şekilde melatonin salgılanmasını erteleyerek beyninizin derin uykuya geçişini geciktirir.
Özellikle vardiyalı çalışmak, deniz aşırı seyahat gibi zaman dilimi değişimleri ve yaz-kış saati uygulamalarında, beynimizin içsel saatinin yeniden senkronize olması gerekir. Ancak kimse sirkadiyen ritmini mekanik bir saati ayarladığı gibi akrep kolunu ileri geri 1 saat oynatarak basitçe ayarlayamaz. Sirkadyen ritmin bozulması, yorgunluk, uykusuzluk, tahammülsüzlük ve hatta depresif şikayetlerle sonuçlanabilir.
Journal of Sleep Research'de 2014 yılında yayımlanan "Yaz saati uygulamasına geçiş ve Unipolar Depresif Atakların Görülme Sıklığı" başlıklı çalışmada saat değişikliği ile unipolar depresif ataklar arasındaki olası ilişki incelenmiş ve yaz saati uygulamasının başladığı ilk haftalarda depresyon vakalarının sayısında artış gözlemlenmiştir. Bu, yaz saati uygulamasının başlangıcının insanların uyku düzenini etkileyebileceği ve bu etkinin psikolojik sağlık sorunlarına yol açabileceğini göstermektedir. Yaz saati uygulamasının psikolojik etkileri konusundaki araştırmalar devam etmektedir ve unutulmamalıdır ki çevresel faktörler ve bireysel farklılıklar bu sonuçları etkileyebilir; sonuçlar kişiden kişiye değişebilir.
İnsanlar kışın diğer bazı memeli hayvanlar gibi kış uykusuna yatmazlar ancak mevsimsellik bu gezegende yaşayan her canlı tarafından deneyimlenir. Sirkadiyen ritim, ışığa yanıt olarak vücudumuzun biyolojik gündüz ve gece zamanlamasını senkronize eder. Bu senkronizasyonun diğer bir amacı, vücudumuzun zamanlamasının mevsime uygun gündüz ve gece zamanlamasına uygun şekilde eşleşmesi, böylelikle mevsimsel değişikliklere uyacak şekilde biyolojimizi ayarlamasıdır. Yapılan bir çalışmaya göre, toplam uyku süresi kışın yaza göre yaklaşık bir saat daha uzamaktadır ve REM uykusu dönemleri kışın yaza göre 30 dakika daha uzundur. Ayrıca, büyüme hormonu salgısının uyku sırasında yaptığı zirve seviyesi (hepimizin bildiği ve çocuklarımıza söylediği gibi büyüme hormonu en çok geceleyin salgılanır), uzun gecelerde, kısa gecelere nazaran yarı yarıya daha yüksektir.
Yaz saati uygulaması ile turizmcilerin yüzü gülebilir, turistler daha uzun süre açık hava etkinliklerine katılacaklar ve para harcayabilecekler ancak biz yerlilerin kışın normal saatine dönmesi, hem zihin açıklığı açısından erişkinlerin hem de büyümeleri açısından çocukların hayrına. Bilimsel ve fizyolojik açıdan her şey kalıcı normal zaman kullanımının lehine konuşuyor, zamandan ve enerjiden tasarruf etmek isteyenler dışında.
Üstelik yapılan çalışmalar enerji argümanına da şüpheyle yaklaşıyor - hatta bazı araştırmalar bunun nihayetinde daha fazla güç kullanımına yol açtığını ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, gün ışığından yararlanma süresinin ev aydınlatmasına olan talebi azaltmasına rağmen, yaz akşamlarında soğutma, ilkbaharın başlarında ve sonbaharın sonlarında ise ısıtma talebini artırdığını öne sürüyor.
İlla yazın uzayan günleri daha da verimli kullanalım, sabah daha erken kalkalım diye tutturuluyorsa, benim önerim ne saatlerin düzenli yaz-kış değişimi ne de devamlı yaz saati kullanımı olacak. O halde yazın mesai saatleri 1 saat erkene çekilebilir ve akşamları da böylelikle 1 saat erken işten çıkılabilir. Akşam saatlerine daha fazla gün ışığı bırakmak bu şekilde de mümkün olabilir, üstelik biyolojik saatimizle oynamadan. Ancak ben denizin dinlenmesi de bir 120 yıl alabilir.
O halde mevcut uygulama ile baş etmenin gün ışıksız bir başka yaklaşımı da, günün erken saatlerinde, aydınlık ve neşeli uyanmaya katkıda bulunacak beyin kimyasalları üreten faaliyetlerde bulunmaktır. Bu "hemen harekete geçen" beyin kimyasalları; norepinefrin (bir yenilikle karşılaştığınızda ve eğlendiğinizde üretilir), asetilkolin (dikkatinizi verdiğinizde, öğrenme ve hatırlama modunda olduğunuzda üretilir), serotonin (pozitif ve öforik hissettiğinizde üretilir) ve dopamindir (mutlu hissettiğinizde ve her şey yolunda olduğunda üretilir).
Her güne beyninizi uyandıracak bir aktiviteyle başlama alışkanlığı edinmeniz kışın yaz saati uygulaması ile baş etmenizde faydalı olacaktır. Ben güne kulağımda beni eğlendiren bir podcast veya hareketli bir müzik (norepinefrin pompaladığım), doğaya ve çevreme çok dikkat ettiğim (asetilkolin ve serotonin pompaladığım) ve birlikte olmaktan keyif aldığım köpeğim ile birlikte (dopamin pompaladığım) tempolu bir sabah yürüyüşü ile başlıyorum.
Sizlerin güne canlı bir başlangıç yapmanıza yardımcı olan aktiviteleri neler? Keyifli, uzun ve sıcak gecelerin olduğu bir kış olsun.