
Bipolar Bozukluk (diğer isimleriyle İki uçlu bozukluk veya manik-depresyon) duydurumun aşırı iki uçta dalgalandığı bir ruhsal bozukluktur. Bu iki ucun birinde taşkınlık (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon) görülmektedir. Her bir uçtaki duygudurum dalgalanması atak olarak adlandırılır; manik atak, hipomanik atak, depresif atak.
Depresif atakta kabaca özetlersem hasta mutsuz, üzgün, ümitsiz hisseder ve yaşama isteğini, keyif alma kabiliyetini kaybetmiş gibidir. Hipomanik ve manik atakta ise hasta aşırı mutlu ya da agresif, enerjik, her türlü yeniliğe açık ve istekli hisseder. Her iki atakta da uyku, iştah, enerji düzeyi, özgüven, karar alma mekanizmaları etkilenir.
Her ne kadar birbirlerine zıt gibi görünseler de Bipolar Bozukluğun seyri içinde ataklar yatışma ve alevlenmelerle birbirini takip ederek ya da bazen aynı atağın içinde karışık şekilde bile seyreder. Hastalık dönemleri dışında ise hasta hemen tamamen normale döner. Bazı hastalarda ise günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler görülmekle birlikte, hastalar düzelir.
Atakların sıklığı değişkendir, bazı hastalar için bir çok yıl arayla görülebilirken bazı hastalarda aynı sene içinde bir çok kere yaşanır. Her ne kadar Bipolar Bozukluk yaşam boyu süren bir hastalık ise de, kontrol altına almak mümkündür.
Bipolar Bozukluk Tipleri ve İlişkili Bozukluklar nelerdir?
Duygudurum kişinin davranışlarını etkileyen ve dünya ile ilgisini algısını belirleyici, yaygın ve sürekli duygu hali diye tanımlanabilir. Kişilerarası, sosyal ve mesleki işlevselliğin bozulduğu duygudurumdaki patolojik oynamalara Duygudurum Bozukluğu denilir. Duygudurumdaki bu oynamaları atak olarak adlandırırsak yukarı oynarsa manik atak ve hipomanik ataktan, aşağı oynarsa da depresif ataktan bahsetmiş oluruz. Bu atakların kombinasyonlu seyir şekilleri de Duygudurum Bozukluklarının tiplerini oluşturur.
DSM-Ve göre 4 tip Bipolar Bozukluk vardır:
-
Bipolar I Bozukluk: En azından bir manik atağın görüldüğü, manik atak öncesinde veya devamında hipomanik ataklar ya da depresif atakların da eşlik edebildiği tipidir. Bazı hastalar manik atak sırasında gerçeklilkten kopulabilir (psikotik seyirli). Bipolar I bozukluk, diğer alt tiplerden daha şiddetli olup hastanede yatarak tedavi gerektirebilir.
-
Bipolar II Bozukluk: Önce ne olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum. Bir çok insanın düşündüğünün aksine, Bipolar I Bozukluğun daha hafif formu değildir. Ayrı bir alt tip ve tanıdır. En azından bir hipomanik atak ve bir depresif atağın görüldüğü tipidir. Manik atak görülmez. Ard arda hipomanik ataklar ve depresif ataklardan sonra gelen tek hipomanik atakta bile artık Bipolar I Bozukluk tanısı konulur. Bipolar II Bozuklukta manik atak görülmediği için daha az yıkıcı olduğu düşünülmekte ise de varsanılan aksine hastanın işlevselliği açısından uzun süren ve sık tekrarlayan depresyon atakları daha zarar verici olabilir.
-
Siklotimi: En az 2 yıl boyunca (çocuklarda ve ergenler için en az 1 yıl boyunca) sürekli hafif şiddette depresyonun (majör depresyon şiddetinde değildir) ve hipomanik atakların biri birini takip ettiği, 2 aydan daha uzun süre iyilik halinin olmadığı alt tipidir. Kronik (süreğen) seyretmesi nedeniyle borderline kişilik bozukluğu ile karışabilir.
-
Diğer Tipler: Diğer ilaçlar, psikoaktif maddeler, alkol veya genel tıbbi duruma bağlı gelişen Duygudurum Bozukluklarıdır. Yukarıdaki altiplerin herhangi birine uymayan tip DSM-V’te “Başka Türlü Adlandırılamayan Bipolar bozukluk” diye adlandırılmıştır.
Bunlar dışında Akiskal’in sınıflandırması mevcuttur. Akiskale göre BP ½, BP I, BP I ½, BP II, BP II ½, BP III, BP III ½, BP IV, BP V, BP VI şeklinde 10 alt tipi vardır.
Bipolar II Bozukluk daha hafif bir bozukluk mu?
Bipolar II bozukluk, bipolar I’e göre, manik atakların olmaması, hastane yatışı gerektirmemesi ve hezeyan, halüsinasyon gibi psikotik belirtilerin olmaması nedeniyle daha hafif şiddette bir bozukluk gibi görülebilir. Ancak uzun süreli izlemde bipolar II bozuklukta hastalık belirtileriyle geçen toplam süre bipolar I’e göre daha uzun, atakların sayısı daha fazladır. Ataklar daha uzun veya kronik seyirlidir. Bipolar II Bozuklukta depresyonlar daha şiddetli yaşanır ve intihar girişimi daha fazladır. Beraberindedaha fazla ek başka psikiyatrik rahatsızlıklar yaşanır. Sonuç olarak işlevsellikte bozulma benzerdir ve dolayısıyla da daha hafif şiddette değildir.
Özellikle Bipolar II’de biraz önce belirttiğim gibi depresyon daha uzun sürdüğünden tanı konulması daha güçtür. Bu hastaların %40’ı Unipolar Major Depresyon şeklinde yanlış tanı almaktadır.
Manik Atak belirtileri nelerdir?
Manik atak tanısının konulabilmesi için duygudurumda değişikliğin en az 1 hafta sürmüş olması ve en azından 3-4 belirtinin varlığı gerekir.
Duygudurum yükselir, kişi aşırı coşkulu, keyifli. Mutlu ya da öfkeli hisseder. Her şeye güler, kahkahalar atar, yüksek sesle müzik dinler, şarkılar söyler ve etrafı umursamaz. Neşesi bulaşıcıdır, kendisi güldüğü gibi çevresindekileri de güldürür. Ancak o keyifli halden bir anda sinirli hale geçebilir. Bağırıp çağırdığı, küfrettiği, vurup kırdığı olabilir. Hatta eşyalar dışında da insanlara fiziksel şiddet gösterebilir. Adli olaylara karışabilir.
Atak sırasında hastada abartılı düşünceler veya tutarlılığı olmayan mantıksız uçuk kaçık planlar olabilir. Hasta genellikle düşüncelerini “Kafamda bin tilki var, bininin de kuyruğu birbirine değmiyor” veya “Düşüncelerimin hızına yetişemiyorum, konuşmam yavaş kalıyor” şeklinde tarifler. Konuşması da kendi düşündüklerinin aksine taramalı tüfek gibi hızlıdır. Yüksek sesle ve aralıksız konuşur. Dikkatini yoğunlaştıramaz, dışarıdan gelen her uyarana kolayca dağılır.
Kendini olduğundan çok daha büyük ve önemli hisseder. Kendisine güveni abartılı ve orantısız artar. Bazen bu özgüven artışı ve önemlilik hali psikotik boyutlara ulaşır. Peygamber olduğunu, Süpermen gibi özel güçlerinin olduğunu, Einstein’dan zeki olduğunu ya da devlette çok gizli bir görevinin olduğunu ve bu yüzden takip altında olduğunu söyleyebilir.
Aşırı enerjik hisseder, az uyku ile yetinebilir. Hatta günlerce hiç uyumayabilir. Uykusuzluk manik atağın en önemli ve ilk belirtilerinden biri olduğu gibi manik atağa da zemin hazırlayıcıdır. Hiç şikayeti olmayan bir hastanın işi ya ada başka bir şey gereği uyuyamadığı birkaç gün sonrasında manik atağı tetiklenebilir. Genelde iştah azalır, hem aşırı hareketliliğe hem de iştahın azalmasına bağlı olarak kilo kaybı görülebilir.
Sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışabilir (çok fazla para harcamak, aşırı hızlı araba kullanmak, gelişi güzel ve korunmasız cinsel eylemde bulunmak, aşırı para yardımında bulunmak, yoğun alkol tüketmek gibi). Cinsel istek ve eylem artar. Manik atak sırasında her önüne gelene âşık olma, evlenme teklif etme, evli ise aldatma girişimleri sık görülür.
Gerek başkalarına zarar verme potansiyeli gerekse aldatma, kontrolsüz alışveriş, mantıksız iş projeleri için kredi çekmek gibi kendine zarar verici davranışları nedeniyle hastanın gözetim altında tutulması hatta psikotik bir süreç de söz konusu ise hastaneye yatırılması uygundur.
Manik Atak ve Hipomanik Atak birbirinden nasıl ayrılır?
Mani ve Hipomani ataklarında benzer belirtiler görülür. DSM-V’e göre Manik atak tanısının konulabilmesi için duygudurumda değişikliğin en az 1 hafta sürmüş olması ve en azından 3-4 (duygudurum coşkulu ise 3 belirti yeterlidir, sinirlenmeye meyilli ise 4 belirti bulunmalıdır) belirtinin varlığı gerekir. DSM-V’e göre Hipomanik atak tanısının konulabilmesi için duygudurumda değişikliğin en az 4 gün sürmüş olması ve en azından 3-4 (duygudurum coşkulu ise 3 belirti yeterlidir, sinirlenmeye meyilli ise 4 belirti bulunmalıdır) belirtinin varlığı gerekir. Her iki hastalığın süre dışında en önemli farkı Hipomanik Atakta hastane yatış gerektirecek kadar işlevsellik bozulmaz ve hezeyan, halüsinasyon gibi psikotik belirtiler görülmez.
Depresif Atağın belirtileri nelerdir?
Depresyonda ise hasta mutsuz, karamsar ve umutsuzdur. Manik atağın tersine özgüveni azalır ve uygunsuz şekilde değersiz hisseder. Abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları olabilir. Eskiden zevk aldığı eylemlerden zevk alamaz, genel olarak herşeye ilgi ve istek kaybı söz konusudur. Huzursuz hissedip yerinde duramayabilir ya da hareketleri aşırı yavaşlayabilir. Yapmak istese bile yapmak sitediklerini planlayamaz, gözünde büyütür, kararsızdır. İştahın azalması ya da artması, uykusuzluk ya da aşırı uyuma isteği olabilir. Manik ataktan farklı olarak az da uyusa çok da uyusa depresyonda uyku yetersiz gelir. Yorgunluk ve enerjide azalma ön plandadır. Konsantre olamaz, beyni donmuş gibi hissedebilir. Nedeni açıklanamayan bedensel belirtiler ve ağrılar ortaya çıkabilir. Ümitsizlik ve değersizlik intihar düşüncelerini aklına getirebilir.
Depresyon hakkında daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız
Bipolar Bozukluk Ne sıklıkta ve kimlerde görülür?
Bipolar Bozukluk tüm toplumlarda benzer şekilde %2-3 civarında görülmektedir. Tiplere göre incelersek, Bipolar I bozukluk %0.4-1.6, Bipolar II Bozukluk %0.5 sıklıkta görülmektedir. Erkek ve kadınlarda eşit görülür. Yaklaşık başlangıç yaşı ortalama 20–25 arasındadır.
Bipolar Bozukluk neden görülür?
Henüz Bipolar Bozukluğa yol açan özel bir genetik bozukluk belirlenmemiş olsa da genetiği en önemli etken olduğu düşünülmektedir. Genetik yatkınlık ile düşünce, bellek, davranışlar ve duyguları düzenleyen beynin frontal korteks, limbik sistem bölgelerindeki dopamin, noradrenalin, serotonin ve glutamat gibi ileti sisteminde görev alan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde anormallikler yaşanır.
Stresli veya travmatik olaylar da iki uçlu bozukluğun ilk hastalık döneminin ortaya çıkmasına neden olabilir veya ileriki atakların tetikleyicisi olabilir. Bu kimi zaman ailede görülen bir ölüm, işini kaybetmek, doğum veya taşınma gibi olaylardır.
Sık bilinen yanlışlardan biri Bipolar Bozuklukta Lityum tuzunun eksik olduğu bilgisidir. Bipolar bozuklukta atakların önlenmesi amacıyla duygudurum düzenliyici ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlardan biri de Lityumdur. Ancak Lityum bir düzenleyicidir. Lityumun vücutta eksikliği söz konusu değildir, hatta normal bir insanın kanında hiçbir şekilde bulunmaz. Lityum tedavisi altında iken ilaç kan düzeylerine bakılmasının amacı hastalıktan koruyucu kan konsantrasyonunun sağlanıp sağlanmadığının kontrol edilmesidir
Bipolar Bozukluk için risk faktörleri nelerdir? Ailemde birinde Bipolar Bozukluk varsa risk altında mıyım?
En büyük risk faktörü ailede Bipolar bozukluk olmasıdır. Bipolar I bozukluğu olan birinin birinci derece akrabalarında Bipolar Bozukluk görülme ihtimali 8-18 kat artmaktadır. Major Depresyon geçiren birinin birinci derece akrabalarında da yine Bipolar Bozukluk riski 1.5-2.5 kat artmıştır. Anne babasından birinde Bipolar Bozukluk var ise çocukta görülme ihtimali %25’tir. Hem anne hem babada olduğunda ihtimal %50 dolaylarındadır.
Yine de ailesinde Bipolar bozukluk olmayan kişilerde de hastalık ortaya çıkabilir. Bağımlılık yapıcı psikoaktif maddelerin (esrar, kokain, amfetamin, efedrin gibi) kullanılması da risk faktörüdür. Yoğun stres, travmatik olaylar, uykusuzluk yine hastalık dönemlerini tetikleyebilir. Çocukluk çağında dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olanlarda da risk daha yüksektir.
Bipolar Bozukluk tanısı nasıl konur?
Bipolar bozuklukta tanı; psikiyatrik muayene ve geçmiş psikiyatrik hikayenin alınması ile konur. Bu psikiyatrik muayene; çoğu kez birden fazla seferde tamamlanan ayrıntılı geçmiş öykü, hastalığın başlangıcı, seyri, çocukluk, ergenlik yıllarının incelenmesi, okul, iş ve duygusal yaşantının sorgulandığı, yakın aile bireyleri ile görüşme ile yapılmalıdır.
DSM-V kriterlerine göre mani ya da hipomani tanılarından birinin net olarak konduğu bir atak olmalıdır. Depresyon dönemi öyküsü olabilir ama bipolar bozukluk tanısı için şart değildir. Aile ile görüşme geçmiş ataklarının netleştirilebilmesi için gereklidir. Çoğu hasta manik ya da hipomanik dönemlerini yadsıyabilir. Ailelerinde ise bunun tersi söz konusudur. Manik atakların zarar verici olabilen özellikleri nedeniyle depresyonlardan ziyade manik ya da hipomanik atakları hatırlama eğiliminde olurlar. Her iki taraftan alınacak hikaye hem doğru tanı hem de doğru tedavi için elzemdir.
Başvuru sırasında hasta depresyonda ise ve geçmiş atakların hikayesi net değil ise, ailede bipolar bozukluk olup olmadığı bipolar bozukluk tanısı için ip ucu olabilir. Yine de bazen hastalık i tanısı net olarak konamayabilir ve başka psikiyatrik bozukluklar ile karışabilir. Bu gibi durumlarda zaman içinde düzenli psikiyatr kontrolleri ile tanı netleştirilir. Aynı psikiyatrın takibi ile seyir ve tedaviye cevap hakkında da ayrıntılı bilgi edinilmesi kolaylaşır.
Bipolar Bozukluk tanısı için kullanılan testler var mıdır?
Bipolar bozuklukta tanı; psikiyatrik muayene ve geçmiş psikiyatrik hikayenin alınması ile konur. Bu psikiyatrik muayene; çoğu kez birden fazla seferde tamamlanan ayrıntılı geçmiş öykü, hastalığın başlangıcı, seyri, çocukluk, ergenlik yıllarının incelenmesi, okul, iş ve duygusal yaşantının sorgulandığı, yakın aile bireyleri ile görüşme ile yapılmalıdır.
Tanı konulması için psikolojik test, beyin görüntüleme filmleri (MR, Tomografi), ya da EEG (elektroensafalografi) gibi işlemlerin yararı yoktur. Ancak öykü ve muayenede bipolar bozukluk dışında nörolojik ya da enfeksiyöz bir hastalık gibi başka genel tıbbi bir nedenden şüphelenildiğinde ayırt etmek için bu testler kullanılabilir. Genellikle tiroid işlevleri ve bazı kan testleri de tanı ve tedavi aşamasında mutlaka kontrol edilir. Çünkü tiroid bezinin az ya da çok çalıştığı durumlar, aşırı kansızlık yada endokrinolojik bozukluklar da depresyon ya da mani benzeri tablo yaratabilir. Ya da tedavi sırasında bazı ilaçların etkisiyle değişiklik olabilir.
Bipolar bozukluğun tanısı lityum düzeyine bakılarak konulmaz. Lityum atakların önlenmesi amacıyla kullanılan bir duygudurum düzenleyicidir. Bipolar Bozuklukta lityumun vücutta eksikliği söz konusu değildir, Hatta normal bir insanın kanında hiçbir şekilde lityum bulunmaz. Lityum tedavisi altında iken ilaç kan düzeylerine bakılmasının amacı hastalıktan koruyucu kan konsantrasyonunun sağlanıp sağlanmadığının kontrol edilmesidir.
Tanı konulmasında yararlı başka psikolojik test de yoktur.
Bipolar Bozukluk nasıl başlar ve nasıl seyreder?
Yapılan bir araştırmaye göre ilk hastalık belirtilerinin, hastaların %33’ünde 15 yaşından önce, %27‘sinde 15-19 yaşları arasında, %39’unda ise 20 yaşından sonra başladığı bildirilmiştir.
Genellikle ilk atak depresyondur. Tedavi edilmeyen bir depresif atak ortalama 10 ay sürer. Depresyon ile hastalığın başlaması tanının bipolar bozukluk olarak ilk atakta konulabilmesine imkan vermez. Dolayısıyla bu hastalar ilk ataklarında Unipolar Depresyon olarak tedavi edilirler.
Manik atakların %45’i tekrarlar. Yaşam boyu ortalama atak sayısı kişiden kişiye değişmekle birlikte yaklaşık 10 atak tekrarı bildirilmiştir. Tedavi edilmemiş manik ataklar 3-6 ay sürer.
Bipolar bozukluk yüksek oranda yineleyicidir; bipolar kişilerin %10’dan daha azı sadece tek bir atak geçirirler. Bipolar II Bozuklukta, bipolar I bozukluğa göre atakların yineleme riski biraz daha yüksektir. Siklotimik Bozukluğu olan hastaların yaklaşık %30’unda major bir Duygudurum Bozukluğu genellikle Bipolar II Bozukluk gelişir.
İlk tanı konulduğu dönem atakların arası uzun olabilir. Hastalığın ilk on yılında ortalama görülen atak sayısı dörttür. İlk on yılın ardından, ataklar arasındaki ortalama süre yaklaşık 1–2 yıldır. Geçirilen her atak, bir sonraki atağı geçirme riskini arttırır. Dolayısıyla atakların önlenmesi Bipolar Bozukluktaki tedavi ilkesinin temelini oluşturur. İleri yaşta ilk başlayan hastalarda ise, atakların araları daha kısa olma eğilimdedir. Eşlik eden diğer psikiyatrik sorunların varlığı (alkol madde kullanımı, panik bozukluğu, yeme bozukluğu gibi…), ara dönemde tam iyileşmemek ya da kalıntı belirtilerin varlığı da yeni ataklar için risk faktörleridir.
Bipolar bozukluğun seyrindeki en önemli özelliklerden birisi ise mevsimsellik göstermesidir. Mevsimsel özellik olarak hastalar ilkbahar, yaz aylarında manik/hipomanik atak yaşama eğiliminde olurlarken, sonbahar, kış aylarında ise depresyona meyilli olurlar. Hastaların yaklaşık dörtte biri bu mevsimsel özellik nedeniyle ilkbaharda atak yaşamaktadır. O yüzden bu dönemde özellikle uykuya dikkat etmek çok önemlidir.
Mevsimsel Depresyon ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız..
Bipolar Bozukluk hangi hastalarda daha kötü seyirlidir?
-
Erken yaşta başlayanlarda
-
İleri yaşta başlayanlarda
-
Tedaviye uyumu kötü olanlarda
-
Atakların arasında kalıntı belirtiler yaşayanlarda
-
Atakların arasında uzun depresif dönemler yaşayanlarda
-
Beraberinde başka psikiyatrik hastalıkları olanlarda
-
Kişilik Bozukluğu olanlarda
-
İlk atağını manik atak olarak geçirenlerde
-
Ağırlıklı karma atak yaşayanlarda
-
Alkol ve diğer bağımlılık yapıcı madde kullananlarda
-
Ailede alkol ve diğer bağımlılık yapıcı madde kullanımı varlığında
-
Uzun süren ataklar yaşayanlarda
-
Hızlı döngülü seyir varlığında
-
10’dan fazla atak geçirenlerde
-
Duygudurumu ile uyumsuz hezeyanlar varlığında
-
Ailede yüksek duygudurum dışavurumu varlığında
-
Hastalık öncesinde de stresle baş etme kabiliyeti zayıf olanlarda
-
Erkek hastalarda
-
Destekleyici sosyal çevresi olmayanlarda
Bipolar Bozukluk daha kötü seyretmektedir.
Bipolar Bozuklukta intihar riski nedir?
Bipolar Bozuklukta yaşamları boyunca %50’sinin intihar girişiminde bulunduğu ve %15’inin de intihar nedeniyle öldüğü bilinmektedir. Bipolar II Bozuklukta intihar riski tip I’e göre daha fazladır. Ancak tedavi ile intihar oranlarının düştüğü, özellikle lityum kullanımının intihar oranını azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İntihar girişimleri sadece depresyonda olmaz. Daha nadir olmakla birlikte manik ataklarda da olabilir.
Hasta yakını olarak Bipolar Bozukluk olan hastanızda intihar riskini azaltabilecek tedbirler şunları içerir:
-
Sizin ve ailenizin/yakın arkadaşlarınızın intiharın uyarıcı bulgularını bildiğinden emin olun.
-
Yakınınızın intihar hakkındaki fikirlerini konuşmaktan korkmayın. İntihar hakkında konuşmak onu gerçekleştirmesi riskini artırmaz.
-
Acil durumda kimi arayacağınızı bilin.
-
Yakınınızı telefonla yardım isteme konusunda ikna etmeye çalışın
-
Tebdili mekanda ferahlık vardır. Çevresini değiştirmeyi önerin. Yürüyüşe çıkmak, bir arkadaşı ziyaret etmek ya da en azından başka bir odaya geçmek gibi.
-
Geleceği planlayın. Yakınınızla birlikte bir “yaşama planı” yazın. Plan şunları içerebilir:
-
Sağlık ekibinin iletişim numaraları
-
Arkadaşların ve ailenin iletişim bilgileri
-
Tıbbi tanı (eğer birden fazlaysa tanılar)
-
Kullanılmakta olan tedaviyle ilgili bilgiler,
-
Yakınınızın almak istemediği tıbbi tedavi
-
Sağlık sigortası bilgileri
-
Acil yardım hattının numarası
-
İntihar girişimleri ve intihar hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için..
Bipolar Bozuklukla sık karışan diğer psikiyatrik bozukluklar nelerdir? Nasıl ayırt edilirler?
-
Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu: Çocukluk çağında aşırı hareketlilik, yaramazlık, dikkati sürdürememe gibi belirtilerle başlayan bu bozukluk, ergenlik yaşlarında hafifleyebilir ve erişkinlerin önemli bir kısmında dikkat eksikliği hafif derecede seyreder. Bipolar Bozukluk ise ergenlik ya da erişkinlikte başlar ve yaşam boyu sürer. Bipolar Bozukluk ile ortak olarak konsantre olamama, dürtüsellik, uyku sorunları ve hiperaktivite görülse de, Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nda Bipolar bozuklukta görülen kendine aşırı güven artışı, az uykunun yetmesi, düşünce ve konuşmanın hızlanması görülmez.
-
Borderline (Sınır) kişilik bozukluğu: Borderline kişilik bozukluğunda kişinin kendilik algılamasında karmaşa, boşluk hissi, duygusal dalgalanmalar, ani ve dürtüsel kararlar, kendine zarar verici davranışlar, kişilerarası ilişkilerde iniş çıkışlar, çocuklu çağı travmaları belirgindir. Özellikle Bipolar Bozukluğun Siklotimi alt tipi, Borderline kişilik bozukluğu ile karıştırılabilir. Manik atakta görülen yoğun öfke, dürtüsel ve tepkisel kontrolsüz davranışlar ve depresif dönemde görülen intihar düşünce ve davranışları borderline kişilik bozukluğu ile karışabilir. Bipolar bozukluk ile arasındaki en büyük fark Bipolar Bozuklukta ataklar arasındaki tamamen iyilik hali borderline kişilik bozukluğunda görülmez.
-
Şizofreni: Her iki bozukluk da yaklaşık 20’li yaşlarda başlar. Bipolar Bozukluk’ta hastaların yaklaşık yarısında, atak sırasında psikotik belirtiler bulunur. Bipolar bozuklukta yaşanan bu psikotik belirtiler genellikle kişinin duygudurumu ile uyumlu hezeyan (gerçek dışı inanış ve düşünceler), ve halüsinasyonlardır (var olmayan algılar). Şizofreninin de başlıca belirtileri hezeyan ve halüsinasyanlar olduğu için, psikiyatrist dışında kişiler için şizofreni ve bipolar bozukluk ayırımını yapmak zor olabilir. Bunun dışında şizofrenide negatif belirtiler olarak adlandırılan içe çekilme, çevreden kopma, izolasyon, düşünce ve konuşmada fakirleşme, duygusal çekilme gibi belirtiler Bipolar Bozukluğun depresif atağı ile karışabilir. Gümbür gümbür başlayan Bipolar Bozukluk’ta farklı olarak şizofreni yavaş ve sinsi başlangıçlıdır. Şizofreni ve Bipolar bozukluğu birbirinden ayırmanın en kolay yolu seyre bakmaktır. Aile görüşmesi va hastadan alınan anamnez hastalık seyri için belirleyicidir. Şizofreni zihinsel ve sosyal işlevlerde belirgin bir yıkımla gider ve psikotik belirtiler azalsa bile devam eder. Bipolar bozuklukta ise ataklar arasında herhangi bir belirti görülmez, işlevsellik ataklar dışında normaldir.
-
Şizoafektif Bozukluk: Şizofreni ve Bipolar Bozukluk belirtilerini birlikte kapsayan bir tanıdır. Şizofreninin psikotik belirtileri, duygudurum dönemi (mani ya da depresyon) belirtileri bittikten sonra da en az 2 hafta ya da daha uzun sürer. Oysaki Bipolar Bozuklukta, psikotik belirtiler duygudurum belirtileri bittikten sonra sürmez. Şizoafektik bozukluk, klinik seyir ve prognoz yönünden şizofreni ve bipolar bozukluk arasındadır.
-
Tekrarlayan majör depresyonlar (Unipolar Depresyon): Bipolar kişilerin yaklaşık yarısından fazlasında ilk atak majör depresyon olarak yaşanır. Majör depresyondan öncesinde hafif şiddette hipomaniler yaşansa bile kişi sadece keyifli olduğu dönemler olarak tanımladığından psikiyatrik görüşmede bahsetmeyebilir ve gözden kaçabilir. Eğer ilk bir kaç atak depresyon ise haliyle Bipolar Bozukluk tanısı konulamaz. Bipolar bozukluk ve yineleyen depresyonları ayırt etmek, her ikisinin de tedavileri farklı olduğu için çok önemlidir. Hastaların üçte biri doğru tanıyı alana kadar 10 yıldan daha uzun süre geçer.
Yine de Bipolar Bozuklukta yaşanan depresif atakların Unipolar Depresyondan farklı yanları vardır.
-
Bipolar bozukluk daha erken yaşlarda (20li yaşlar ya da öncesi) başlarken, tek uçlu depresyonlar daha geç yaşta başlar.
-
Bipolar depresyon daha hızlı başlarken, tek uçlu depresyon daha yavaş başlangıçlıdır.
-
Bipolar depresyonda psikotik özelliklerin olma olasılığı daha yüksektir.
-
Bipolar bozuklukta daha sık, çok sayıda hastalık dönemi yaşanır.
-
Atipik özellikler denilen uyku, iştah artışı, düşünce, konuşma ve hareketlerde yavaşlama Bipolar Bozukluktaki depresyonda daha fazladır.
-
İntihar girişim oranı Bipolar Bozuklukta daha yüksektir.
-
Bipolar kişilerin ailelerinde Bipolar Bozukluk ve diğer psikiyatrik bozukluklar daha fazladır.
-
Bipolar kişilerde alkol madde kötüye kullanımı, bağımlılığı daha sıktır.
-
Bipolar bozukluğun kadın hastalarda doğumdan hemen sonra başlaması ya da yinelemesi de daha sık görülür.
Hangi tıbbi nedenler Depresif ve Manik (M) belirtiler yaratır?
-
Tiroid hastalıkları (hipotiroidizm, apatik Hipertiroidizm, Miksödem) (M)
-
Kafa travmaları (M)
-
Epilepsi (M)
-
Fahr Hastalığı (M)
-
Huntington Hastalığı (M)
-
Hidrosefali
-
Migren
-
Wilson Hastalığı (M)
-
Parkinson Hastalığı
-
Progresif Supranükleer Palsi
-
Uyku Apnesi
-
Adrenal bez hastalıkları (Cushing, Addison Hastalığı, Hiperaldesteronizm)
-
Paratiroid hastalıları (Hiperparatiroidi, Hipoparatiroidi)
-
Enfeksiyonlar (AİDS, Enfeksiyöz Mononükleoz, Zatürre, Tüberküloz) (M)
-
Romatoid Artrit
-
Sjögren Arteriti
-
Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) (M)
-
Temporal Arterit
-
Üremi ve diğer börek hastalıkları
-
Adetlerle ilişkili, Postpartum (M)
-
Karaciğer yetmezliği
-
Metabolik sorunlar
-
Deliryum
-
Demans
-
Beyin tümörleri ve Kanserler (Öz Pankreas ve diğer gastrointestinal)
-
Kardiyopulmoner Hastalık
-
Porfiri
-
Multiple skleroz
-
Vitamin eksikleri (B12, Folik asit, Niasin, Tiamin) (M)
-
Kronik Kurşun Zehirlenmesi (Çılgın Şapkacı Sendromu)
-
Kokain, amfetamin, LSD ve alkol gibi psikoaktik bağımlılık yapıcı madde kullanımı ya da bu maddelerin kesilmesi.
(M- Bu durumlar Manik belirtiler ile de ilişkilidir)
Bipolar Bozukluk ile başka psikiyatrik bozukluklar birlikte görülebilir mi?
Bipolar bozukluğu olan hastalarda diğer psikiyatrik sorunlar da topluma göre daha sık görülür. En sık görülen sorunlar, alkol madde kötüye kullanımı-bağımlılığı, anksiyete bozuklukları, (sosyal fobi, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu), borderline kişilik bozukluğudur. Bipolar bozukluğu olan hastaların üçte ikisi anksiyete bozuklukları ve üçte birinden fazlası ise madde kullanım bozukluğu yaşamaktadır.
Bipolar Bozukluk ile birlikte sık görülen bedensel hastalıklar hangileridir?
Bipolar kişilerde psikiyatrik ektanılar topluma göre daha sık görüldüğü gibi, bedensel ektanılar da daha sık görülür. Bunlar tiroid işlev bozuklukları, migren, obesite (şişmanlık), metabolik sendrom, kalp damar hastalıkları, yüksek kolesterol düzeyleri, diabet gibi hastalıklardır. Bu bedensel hastalıklar, bipolar kişinin yaşam kalitesini bozar, yaşam süresini kısaltır ve bipolar bozukluğun seyrini kötüleştirir. Yapılan bir çalışmaya göre, Bipolar Bozukluk tedavisi alan kişilerde tedavi almayanlara göre, bedensel hastalıklara bağlı ölümler de azalmıştır.
Bipolar Bozukluk tedavi edilebilir mi? Tedavisi nasıldır?
Bipolar bozukluğu olan bir kişi mutlaka bir psikiyatrist tarafından tedavi edilmelidir. Ruh sağlığı alanında çalışan diğer kişiler, örneğin psikologlar ve sosyal çalışmacılar da tedaviye destek olabilirler.
Hastaların çoğu tedaviye cevap verirler. Bipolar Bozukluğun belli bir tedavisi yoktur. Her hastaya göre psikiyatrı ile birlikte bir tedavi programı hazırlanır. Bu tedavi programı geçirilmiş atakların tipine, süresine, sıklığına, şiddetine, psikotik belirtilerin olup olmadığına, mevsimsel ilişkisine, hastaneye yatışın gerekli olup olmadığına, daha önce kullanılan ilaçlara yanıt düzeyine, duygudurum düzenleyiciler kullanıldıysa kan düzeylerine, atakların arasında belirti olup olmadığına, alkol-madde kullanımına, eşlik eden diğer tıbbi sorunlara ve destekleyici sistemlerin varlığına göre düzenlenir.
İki uçlu bozukluğun tedavisinde hastalık dönemlerinin tedavi edilmesi kadar, hastanın yeniden hastalanmasını engellemek adına koruyucu tedavi de planlanmaktadır. Koruyucu tedavide tercih edilen ilaçların başında lityum gelir. Valproat, karbamazepin, okskarbazepin, lamotrijin gibi antiepileptikler diğer kullanılan duygudurum düzenleyicileridir. Gerek atak dönemlerinde gerekse idamede antipsikotikler de kullanılabilmektedir. Ayrıca akut atak sırasında ajitasyon, uykusuzluk, disfori ve paniğin tedavisinde yardımcı olarak benzodiazepinler de sıklıkla kullanılırlar.
Bipolar Bozuklukta sadece akut atakların tedavisi, yeni atakların önlenmesi hedeflenmez aynı zaman da ilaç işlevselliğini etkileyen istenmeyen yan etkilerin de önüne geçilmeye çalışılır. Uyku hali, bilişsel donukluk-yavaşlama, titreme, kilo alımı ve döküntü tedavinin bırakılmasına yol açan en sık yan etkilerdir. Birçok hasta bu yan etkileri doktoruyla paylaşmadan ilacı kesmeye gider. Halbuki eğer yan etkilerden bahsedilir ise yan etkileri engelleyebilecek başka ilaçlar olduğu gibi, ilaç değişimi de yapılabilir. Bazen de hastalar yan etkilerden rahatsızlıklarını dile getirmelerine rağmen, doktorlar da tedavi etkinliğini kaybetmemek uğruna bu sıkıntıları kulak ardı etme gafletine düşebilir. Kullanılmayan bir ilacın etkisi de olamaz. Psikiyatr ve hastanın iyi kooperasyonu, etkin bir tedavi için önemlidir.
Bipolar bozuklukta maalesef hastaların %64’ü ilacını düzenli kullanmamaktadır. Bipolar bozuklukta atakların tekrarlamasının en önemli nedeni düzensiz ilaç kullanımı ya da ilacı kesmedir.
Az önce bahsettiğim gibi ilaç uyumunun kötü olmasının nedenlerinden biri yan etkilerdir. Diğer nedenler:
-
Hastalığı inkar etme, konulan tanıyı reddetme
-
İyileştğini ve bir daha hiç hastalanmayacağını düşünme
-
İlaç kullandığını ve psikiyatrik bir bozukluğu olduğunu gizleme
-
Aile ya da sosyal çevrenin, ilaç kullanmaya sıcak bakmaması
-
İlaç kullanarak kendini hasta gibi hissetme duygusu
Bunların önemli bir kısmı bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Hastanın ve ailesinin psikoeğitimi bu eksikliği giderir. İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapinin de oldukça faydası vardır. Terapide yaşam düzeni değişiklikleri, alkol ve diğer psikoaktif maddelerden uzak durma, stresle başa çıkma stratejilerini öğrenme, hastalığın seyri ve atakların kişiye özel uyarıcı belirtilerini tanıma konularında çalışılır. Ayrıca hastanın ailesinden ve arkadaşlarından tedavi için destek görmesi de önemlidir. Ancak bu destek ne aşırı ilgi ne de ilgisizlik olmalıdır. İzlemde gerekirse aile terapisi de faydalı olabilir.
Mevsimsel seyirli Bipolar Bozukluk tedavisinde fototerapi (ışık tedavisi) de kullanılabilir. Fototerapide günışığını taklit eden özel ışık kaynakları kullanılır. Diğer tüm tedaviler gibi ışık tedavisi de bir doktorun gözetiminde yapılmalıdır.
Mevsimsel Seyirli Duygudurum Bozukluğu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için…
Eğer hasta ağır bir atak geçiriyorsa, kendisine ve çevresine zarar vermesini engellemek ve yakın takip etmek için hastaneye yatırılabilir. Hastanın sosyal desteğinin olmaması da hastaneye yatış endikasyonları arasındadır. Bipolar Bozukluğu olan hastalar genellikle hastaneye yatışta gönüllü değildirler. İstemsiz yatış kararı gerekebilir. Bipolar bozukluğu olan hastaların yaklaşık %90'ı yaşamları boyunca en az bir kez, üçte ikisi de iki ya da daha fazla hastaneye yatırılırlar.
Ayrıca akut manik atakta ilaç tedavisine cevap alınamadığı durumlarda ve tıbbi komplikasyonları olan hastalarda EKT (Elektrokonvülsif Terapi-Şok tedavisi) de uygulanbilir.
Kendim Neler yapabilirim?
Her şeyden önce Bipolar Bozukluğun tekrarlayıcı nitelikte bir hastalık olduğunun ve düzenli tedavi gerektirdiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Daha iyi hissetmek için kendi kendinize de yapabilecekleriniz:
-
Size önerilen ilaçlarınızı düzenli kullanın.
-
İyi hissetseniz bile size önerilen sıklıkta psikiyatrınızla görüşün.
-
Arkadaşlarınız, aile bireyleri veya eşinizle rahatsızlığınızı paylaşın.
-
Her hastanın kendi atakları öncesinde uyarıcı belirtileri vardır. Kendi uyarıcılarınızı fark edin.
-
Arkadaşlarına ve aile bireylerine de bu uyarıcı belirtileri anlatarak, onların da fark etmelerini sağlayın.
-
Mevsim geçişlerinde ekstra dikkatli olun.
-
Gece uykunuza dikkat edin, düzenli uyuyun, uykusuz asla kalmayın, minimum 8 saat uyumaya gayret edin.
Bipolar Bozukluk hasta yakını olarak yapabilecekleriniz:
-
Bipolar bozukluk hakkında öğrenebileceğiniz kadar çok şeyi güvenilir kaynaklardandan öğrenin.
-
Bölgenizdeki yerel destek gruplarını ve kuruluşlarını araştırın. Deneyimlerinizi paylaşmak ve karşılıklı destek sağlamak için bakım verenler grubuna ya da aile ağlarına katılın.
-
İnternet üzerindeki destek gruplarını ve aile üyeleri forumlarını araştırın. Birçoklarının sizinkine benzer hikayeleri ve deneyimleri bulunmaktadır.
-
Davranış sorunları olduğu dönemlerde bile yakınınızı reddetmeyin, iletişimi açık tutun. Yanında olun ama duygusal olarak da kendinizi izole edin. Atak sırasında yakınınızın söylediklerini üzerinize alınmayın. Bu sözleri hastalık etkisiyle söylediğini aklınızdan çıkarmayın. Bunun değerini atak sırasında bilemeyebilirler ama sonrasında anlayacaklardır.
-
Yinelemenin uyarıcı belirtileri hakkında bilgi edinin. Yakınınızı bu uyarıcı belirtiler açısından iyi gözlemleyin. Kendi uyarıcı belirtilerini fark edin.
-
Yakınızın hayatındaki problemlerle ve stresle baş edemediğini gördüğünüzde psikoterapi alması için yardımcı olun. Psikiyatrı ile sadece atak dönemlerinde değil, normal hissettiği dönemlerde de iletişim halinde olması yönünde destekleyin.
-
Yakınınızla birlikte ata sırasında uygulanmak üzere bir “kriz planı” oluşturun. Böylece her ikiniz de atak sırasında ne yapılması gerektiğini bilin, paniklemeyin.
-
Yakınınızın takvimlerle, günlüklerle ve diğer yardımcı araçlarla hayatını düzenlemesine yardımcı olun.
-
Yakınınızın tedavisini aksatıp aksatmadığını nazik bir şekilde kontrol edin. Aksatıyorsa neden aksattığını anlamaya çalışın. Psikiyatrı ile bu konuda iletişim kurması yönünde destekleyin.
-
İntiharın uyarıcı bulgularını öğrenin. Yakınınızın böyle bir tehlike içinde olduğunu hissederseniz acilen sağlık ekibiyle iletişime geçin. Sorumluluğu gereğinden fazla yüklenmeyin.
-
Yakınınızı mümkün olduğunca bağımsız yaşaması konusunda cesaretlendirin. Onun sorumluluğun altında kalmayın. Kendinizin de bir hayatı olduğunu unutmayın. Ayrıca diğer aile bireylerini de ihmal etmeyin. Onların da sizin ilgi ve sevginize ihtiyaçları var.