Geçen hafta Kerem Görsev Trio konserine gittik. Hayatın müziği caz olsa gerek diye düşündüm. Bateriyi duygular, kontrabası düşünceler, piyanoyu ise davranışa benzettim dinlerken; caz müziğin kompozisyonunun ardındaki o incelikle bezenmiş psikoloji beni şaşırttı.
İlk parçada bateri ve kontrabasın karşılıklı düetleri baskındı ve araya onları tamamlayan piyano giriyordu. Binlerce otomatik düşüncemiz sessizce ritmik akarken (kontrabas ritmin baş aktörü iken), şemalarımızın tetiklendiği bir anda düşüncelerimiz yüksek ve tek ses halinde bir şarkı söylüyor (kontrabasın ritm değil solo olduğu an) ve devamında duygularımız yükseliyordu (baterinin solosu).
Baterinin o coşkulu solosu biraz daha uzasa belki rahatsız edecekken tam zamanında giren piyano ile, tıpkı coşkun olan her duygunun yaratacağı şekilde duygular bir davranışa dönüşüyordu piyano ile. Bastırılan her davranış sonunda rahatsız eder. İyi ya da kötü diye bir duygu olmaz. Duygular bize hayatımız ile ilgili bilgi verir, neyin zarar verdiğini, neyin iyi geldiğini anlatır, yol gösterir. Davranışlarımız ise seçtiğimiz yoldur (piyano). Duygularımızı dinlemeyip yanlış yolu seçtiğimizde ya da onları dinlemeyip susturmaya çalıştığımızda zarar görmeye ya da bize iyi gelenleri görmezden gelmeye devam ederiz.
O ilk parçada da piyanonun devreye girmesi ile yeniden bateri ve kontrabas tatlı bir ritm ile piyanoya eşlik etmeye devam ediyordu. Tıpkı hayat gibi. Hayat, düşünceler ve duygular ile anlamlı ve keyifli hale geliyordu. Ama parçayı zenginleştiren, hareketlendiren o mini sololara da ihtiyaç vardı. Baterinin o soloları mutluluk da, kaygı da, kızgınlık da, elem de olabilirdi, olmalıydı da. Yoksa donuk, sıkıcı ve ruhsuz olurdu o hayat. Ve parçanın bitiminde Kerem Görsev ismini söyledi: "Happiness on my mind". Kerem Görsev mutluluğu seçmişti duygulardan hayatı anlatmak üzere.
Bir sonraki şarkı soloların baskın olmadığı bir parçaydı, huzurlu: "Weekend". Üçüncü şarkıda ise baskın ve coşkun bateri (duygular) sololarını yüksek piyano (davranış) girdileri takip ediyor, bas (düşünceler) neredeyse duyulmuyordu, taaki parçanın son kısmında kontrabas da belirginleşip canlı bir melodi olana kadar. Ne kadar dalgalı, dürtüsel dedim içimden, parça: "Karadeniz"
"Hayatın müziği caz olsa gerek" diye düşündüm.