top of page

Her doğum "normal"dir



normal doğum

Vajinal doğumu yaygınlaştırmak için Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen kamu spotu amacına hizmet etmediği gibi, vajinal yolla doğum yap(a)mayan kadınları travmatize etmekte ve bilimsel dayanağı olmayan bilgiler vermektedir. Her doğum normaldir, doğumun doğalı olur ancak anormali, normali olmaz.


Evet, vajinal doğumun faydaları çok; daha hızlı iyileşme, çabuk ayağa kalkma, hem anne hem bebek çoğu zaman güvenli, daha düşük enfeksiyon oranları, bebeklerin akciğerleri daha düşük risk altında, bebekler için daha güçlü bir bağışıklık sistemi, emzirme genellikle daha kolay olur. Dünya Sağlık Örgütü de vajinal doğumu desteklemekte; ben de anne ve bebek için mümkün ise vajinal doğumu destekliyorum.




sezaryen doğum

Ancak her vajinal doğum videodaki gibi kendiliğinden başlamaz. Medikal olarak tetiklenmiş (indüklenmiş) de olabilir. Ebeveynlerde vicdan azabı yaratmak üzere dizayn edilen o fetüs sesinin söylediği üzere, her doğum fetüs hazır olunca başlamayabilir, ilaçlar ile tetiklenmesi gerekebilir.


Bazen vajinal doğum ilerlemez, aşırı kanama ya da fetüsün strese girmesi ile doğum, yardımlı vajinal doğuma ve hatta planlanmayan sezaryen doğuma dönebilir. Ya da ters gelme, büyük fetüs,  çoğul gebelik, ileri yaş-riskli gebelik, plasenta previa, (plasentanın/bebeğin eşinin doğum yolunu kapatması) ve başka nedenler ile daha baştan doktor planlanmış bir sezaryen doğum önerebilir. Ya da basitçe anne vajinal doğumdan korkuyor olabilir ve bu konu hakkında psikiyatrik bir yardım alabileceğini bilmeden terme kadar gelmiş olabilir. Hiçbiri doğumu anormal ilan etmez, anneyi eksik kılmaz. Doğumun doğal olanı olabilir ancak anormali veya normali olmaz. "Başarabiliriz annecim" mottosu ile, kendiliğinden (spontan) vajinal doğuma hazırlanan, saatlerce ağrı çeken travayda acıyla ve çocuğu için kaygı ile bekleyen ama sonunda sezaryen ile bebeğini doğuran bir anneye kimsenin başarısızmış gibi hissettirmeye ne hakkı ne haddi var.


Doğum türleri ve ebeveyn-bebek bağlanması üzerine yapılan 2023 yılındaki yeni bir çalışmaya göre doğum türlerinin ebeveyn-bebek bağı üzerindeki etkisine esasen doğum deneyimi aracılık etmektedir. Yani olumlu bir doğum deneyimi ebeveyn-bebek bağı için esastır.


Spontan vajinal doğumla karşılaştırıldığında diğer tüm doğum türleri daha fazla müdahale ve invazif girişim içerdiğinden dolayı, hem anne hem baba için daha sık olumsuz doğum deneyimine neden olur. Dolayısıyla beklenen sonuç bağlanmanın vajinal doğum ile olumlu deneyimler aracılığıyla daha kuvvetli olmasıdır.


Ancak aynı çalışma göstermiştir ki, annelerin operatif vajinal doğum deneyimi planlanmamış sezaryen kadar olumsuzdur. Ve planlı bir doğumun, plansız doğumlara veya müdahalelere kıyasla annelerde daha olumlu bir doğum deneyimi ile ilişkili görünen yönünü vurgulamaktadır.


Bebeklerini planlı sezaryen veya plansız sezaryen yoluyla doğuran anneler için, bebeklerini spontan vajinal doğum yoluyla doğuran annelere kıyasla hem 8. haftada hem de 14.ayda daha güçlü ebeveyn-bebek bağı bildirilmiştir. Babalar için ise bebeği sadece planlanmamış sezaryen ile doğanların 8. haftada ebeveyn-bebek bağı bebeği spontan vajinal doğum ile doğan babalara kıyasla  daha güçlü  bildirilmiştir. Görüldüğü üzere, doğum deneyimini doğum türünden ayırdığınızda bağlanma beklendiği gibi düşük olmamaktadır. Spontan vajinal doğum dışında tüm doğumlarda etken olumsuz doğum deneyimidir.


normal doğum

Planlanmış sezaryen en azından ebeveynlerin hazırlanabileceği ve ne bekleyeceklerini bildiği planlı bir prosedürdür. Dolayısıyla zor bir doğum ön görüldüğünde bağlanma üzerinden yürütülen kampanya sadece anne-bebek ölüm oranlarını değil anne-bebek bağlamasını da olumsuz etkileyecektir.


Annelerin çoğunluğu tokofobileri (doğum fobisi) yoksa bebeklerini spomtan vajinal doğum ile doğurmayı hayal eder. Bunu gerçekleştirememiş olmanın verdiği hayal kırılığı ile planlı veya plansız sezaryen geçiren kadınların birçoğu doğumdan hemen sonra kendileriyle gurur duyamamakta, eksik yetersiz hissetmekte, özellikle de bebeklerini plansız sezaryen ile doğuran kadınlar hayal kırıklığına uğramış hissetmekte ve hatta başarısız olduklarını düşünmektedir, çalışmalar da bunu desteklemektedir. Dolayısıyla, daha tıbbileştirilmiş bir doğumla ilgili bu olumsuz duygular ve önyargılar, annelerde genel olarak daha olumsuz bir doğum deneyimine katkıda bulunabilir. Dolayısıyla, tıbbileştirilmiş bir doğumla ilgili toplum önyargıları (ve kamu spotu ile) güçlendirilen olumsuz duygu ve düşünceler, annelerde daha olumsuz bir doğum deneyimine dolayısıyla da bağlamaya katkıda bulunuyor olabilir,


Doğum öncesinde ve sonrasındaki depresif belirtiler daha zayıf anne-bebek bağlanması ile bağlantılıdır. Annenin iyilik hali hem doğum öncesinde hem de doğum sonrasında daha güçlü anne-bebek bağlanması ile ilişkilidir ve aynı durum babalar için de geçerli olabilir. Ebeveyn-bebek bağının doğumdan sonraki ilk birkaç hafta ve ay boyunca kademeli olarak geliştiği ve doğum deneyimi dışındaki faktörlerin de doğumdan 14 ay sonraki ebeveyn-bebek bağını hatta daha da güçlü bir şekilde etkilediğini gösteren çalışmalar mevcuttur.


Bu nedenlerle doğumun türünden ziyade, kadın doğum uzmanları ve ebeler için hastane koşullarının iyileştirilmesi, doğumdan sonra ebeveyn-bebek temasının (baba da dahil) arttırılması, doğuma hazırlık kurslarının özel hastaneler ve kurslar ile kısıtlı kalması, devlet eliyle verilmesi, doğuma hazırlık kurslarında babaya daha fazla yer verilmesi, ebeveynlerin gebelik ve doğum sonrası da dahl olmak üzere ruhsal destek yardımı alabilmeleri, doğumdan sonra belli aralıklarla hemşiresi ziyaretleri de dahil olmak üzere sosyal/madde desteklenmesi, her iki ebeveyn için de daha olumlu bir doğum deneyimi yaşanmasını ve daha güçlü ebeveyn-bebek bağı kurulmasını sağlayabilir.


Anneleri ve vicdanlarını rahat bırakın. Bırakın bebekleri için en iyisini doktorları ile karar versinler. Siz köstek olmayın, destek olun.






bottom of page