top of page
Gebelikte depresyon belirtileri
Lohusalıkta depresyon belirtileri
Gebelikte Depresyon
 
Gebelikte ve Lohusalıkta depresyonun belirtileri nelerdir?
Hamilelik döneminde yaşanan bazı normal değişimler de depresyon ile benzer şikayetleri ortaya çıkardığı için depresyon tanısı bazen konulamamakta ve tedavi edilememektedir. Yorgunluk, uyku problemleri, güçlü duygusal tepkiler ve kilo almak doğum öncesinde ve sonrasında yaşanabilen sorunlardır. Ancak bu semptomlar aynı zamanda depresyonun da belirtileri olabilir.

​Depresyonda:

  • Ruh halinde genel bir keyifsizlikten derin iç acısı duyma derecesine varan genel bir çökkünlük hali. Sık sık ve kolay ağlama ve durgunluk 

​​

  • Kimi zaman  üzüntüye eşlik eden kaygı, tedirginlik, iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk ve öfke

​​

  • Depresyonun çok ağır seyrettiği kişilerde duygularını hissedememe hali

  • Umutsuzluk, kötümserlik

  • Bir zamanlar keyif alınan aktivitelerden artık zevk almama, isteksizlik

  • Cinsel isteksizlik

  • Özbakımda azalma

  • Özsaygının ve özgüvenin azalması, değersizlik ve aşırı suçluluk duyguları

  • Çevrede gelişen olaylara karşı ilgisiz kalma, sosyal içe çekilme

  • Uykuya dalmakta veya sürdürmekte güçlük, erken uyanma yada aşırı uykulu hali

  • Yorgunluk, bitkinlik, enerji azalması, bazen basit günlük işlerin bile yük olması hali

  • İştah ve kilo kaybı ya da kilo alma, aşırı yemek yeme ve aşerme

  • Konsantrasyon zayıflığı, dikkatsizlik, unutkanlık

  • Kararsızlık, düşünmede yavaşlama

​​

  • İntihar düşünceleri

Depresyon ile ilgili ayrıntılı okumak için..

Gebelikte depresyon tedavi edilmez ise ne olur? 
  • gebelik tansiyonu

  • erken doğum

  • sezeryan ile doğum

  • düşük doğum ağırlığı

daha sık görülmektedir. 

 

Günlük hayat stresine bağlı veya ruhsal hastalıklar nedeniyle psikolojik olarak sıkıntılı olan gebelerin ilk trimesterde yapılan takiplerinde kortizol düzeylerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kortizol yüksekliğinin düşük doğum ağırlığı ve bilişsel gelişimle ile ilgili olduğu düşünülmektedir.

Gebenin ruhsal durumu doktor öneri ve tedavilerini doğru uygulama kabiliyetini ve ihtimalini, gebelik sırasında kendine, sonrasında ise hem bebeğe hem kendine bakımının kalitesini etkilemektedir. Gebelik sırasında depresyon olması,  doğum sonrası depresyon ihtimalini de arttırır. Doğum sonrası depresyon geçiren annelerin bebeklerinin hem duygusal hem de bilişsel gelişimlerinin geri olduğu bilinmektedir. 

Gebelikte depresyon tedavi edilmezse ne olur?

Postpartum (Doğum sonrası) Depresyon

 

 

 

Doğumu takip eden ilk haftalarda bebeğine kötü birşey olacağı kaygısı annelerin  %80'inde, babaların %73’ünde görülür.  Doğum sonrası depresyon ise yeni doğum yapan kadınların %10-15'inde doğumun ardından, çoğunlukla ilk 3 ayda olmak üzere, en geç 1 yıl içinde görülür.

 

Doğum sonrası depresyon erkeklerde de gözlenir. Babaların %10’u eşinin doğu yapmasının ardından depresyona girmektedir. Her iki ebeveynde de belirtiler yaşam kalitesini etkileyen düzeydedir.

 

Doğum sonrasında kadınlardaki hormonal değişikliklerin de depresyonu tetiklediği düşünülmektedir. Hamilelik döneminde kadınlardaki östrojen ve progesterone hormonları artar. Bebeğin doğumundan sonraki ilk 24 saat içinde bu hormonlar hamilelik öncesindeki normal seviyelerine hızla düşer. Adet döneminde hormonlarda yaşanan küçük değişimlerin  bile kadınların duygu durumlarını etkilediğinden, doğum sonrasında yaşanan bu hızlı hormonal değişimin depresyonu tetikleyebilir. Ayrıca tiroid hormonu da doğum sonrasında düşebilmektedir. Tiroid düzeyinin düşük olması, depresif duygu durumu, her şeye karşı ilgisizlik, huzursuzluk, yorgunluk, konsantrasyon zorluğu, uyku sorunları ve kilo değişimi gibi depresyon semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Basit bir kan testinin yapılması ve doktorun reçete edeceği ilaçların kullanımı, tiroid düzeyine bağlı olan depresyon sorununu çözmeye yardımcı olacaktır.

 

Doğum sonrası depresyona giren annelerin üçte biri sadece tedavi arayışına girmektedir. Doğumun ardından özellikle ilk 3 ay içinde depresyona giren ve tedavi görmeyen annelerin bebekleriyle  bağlanmaları bozulur. Annenin güvensiz bağlanma biçimi ile, babadaki depresyonun erken çocukluk dönemindeki çocuklarda sosyal ve duygusal sorunların (özellikle hiperaktivite ve sinirlilik) şiddeti ile ilişkili olduğunu gösterilmiştir.

Doğum sonrası depresyona giren annelerin çocukları da etkilenir mi?

Doğum sonrası depresyona giren annelerin çocuklarının depresyonda olmayan annelerin çocuklarına göre ;

  • daha sinirli

  • çekingen

  • daha az yüz mimiği kullanan

  • daha  az konuşan çocuklar oldukları

  • daha sık davranış problemi gösterdikleri 

  • agresyon ve öfke nöbetleri

  • dikkat, konsantrasyon, bellek, planlama gibi bilişsel işlevlerinin daha zayıf olduğu, daha sık Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukuluğu tanısı

  •  uyku problemleri

 

gözlenmiştir.

 

Tedavi edilmeyen doğum sonrası depresyonda yürüme ve konuşma gecikebilir. Bu çocuklarda okul çağında öğrenme güçlüğü de bildirilmiştir. Anne bebek bağlanmasındaki bozulmadan dolayı okulda daha zor arkadaşlık kurdukları, daha kaygılı çocuklar oldukları, pasif agresif tavırlar sergiledikleri, bağımlı kişilik yapılarının olduğu gözlenmiştir. İleri yaşta depresyon geçirme ihtimalleri anneleri depresyon geçirmeyen veya geçirmiş olup tedavi edilenlere göre daha yüksektir.

Postpartum Psikoz nedir? Bebeklerine zarar veren anneler doğru mu?

Postpartum depresyonun en üzücü tarafı bu rahatsızlıkta hastaların % 4'ünde rastlanabilen bebeği öldürme davranışıdır. Bahsedilen belirtilerle başlayan  bu durum  ilerleyerek, kendini her tür kötü olayın sorumlusu olarak görme, doğan çocuğun aslında kendi çocuğu olmadığı, hatta doğumu bile kendisinin yapmadığı, bebekte bir sağlık sorunu olduğu, ona yeterince bakamayacağı ve acı çektirebileceği için, bebeğini ve/veya kendini öldürerek acılara son vermeyi  düşünebilir. 

 

Bazen bebeğini öldürmesi veya  kurban etmesi yolunda olmayan sesler de duyulması gözlenmektedir. Bu nedenle postpartum depresyon diğer aile bireyleri tarafından önemsenmeli ve dikkatli olunmalıdır. Kendilerine zarar verileceği, çevrelerinde olan olayların kendilerine yönelik olup, özel anlamlarının olduğu, haklarında konuşulduğu şeklinde düşüncelerle birlikte olabileceği gibi, aşırı neşe ya da öfke, yerinde duramama, uyumaya gereksinim duymama, kendini çok büyük, her türlü güce sahip ve önemli bir kişi olarak algılama ve bu yönde sesler duyup,ona göre davranma gibi  sanrılar ( hezeyanlar) da görülebilir. Bu derece ciddi olgularda anne ve bebeğin güvenliği açısından hastaneye yatırılma, emzirmenin kesilmesi ve ilaç tedavisi, tedaviye yanıtsızlık ve ölüm düşünceleri halinde elektroşok tedavisi düşünülmelidir.

Psikotik Bozukluklar ve Şizofreni ile ilgili ayrıntılı okumak için...

Doğum sonrası Depresyonda mıyım yoksa sadece Doğum sonrası hüznü mü? 

Aşağıda saydıklarımdan bir ya da daha fazlası doğum sonrasında mevcutsa, Postpartum depresyonda olabilirsiniz.

  • Doğumun ardından gelen duygudurum değişikliği 2 hafta içinde azalmıyorsa

  • Kendinize veya bebeğinize bakmanıza engel oluyorsa

  • İçinize kapandıysanız ve eskiden yaptığınız aktivitelerden artık zevk almıyorsanız

  • Kendinize veya bebeğinize zarar vermek aklınızdan geçiyorsa

Vakit kaybetmeden psikiyatrınıza başvurunuz. Doğum sonrası dönemde ruhsal bir sıkıntının tanısı gözden kaçarsa çocuğun gelişimi, annenin sağlığı ve eş ilişkileri açısından ciddi kayıplara neden olabilir. Doğum sonrası ruhsal probleminizin olmasından dolayı utanmayın ya da suçluluk duyulacak bir neden yok. Bunlar sizin suçunuz değil, depresyonda olmak sizin konrolünüzde değil. Depresyonda olmak sizi zayıf yapmaz, kötü bir insan yapmaz, kötü bir anne yapmaz. Sizin kontrolünüzde olan tedavi arayışında olmaktır.

 

Gebelik sırasında ve Doğum sonrasında depresyon riskini arttıranlar faktörler nelerdir?
  • Planlanmayan gebelik

  • Ergenlik gibi çok ergen yaşta gebelik

  • Çoğul gebelik

  • Bağımlılık yapan madde kullanımı (Alkol ve sigara da dahil)

  • Daha önce geçirilmiş psikiyatrik bir rahatsızlık (BP’u olan hastalarda doğum sonrasında atak görülme veya hastanın dekompanse olma riski %50’dir,  ilk 1 ayda psikiyatrik bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye yatırılma riskleri ise 8 kat artmıştır. Gebelik öncesinde depresyon geçirmiş  kadınların ise % 30'unda doğum sonrası  depresyon görülmektedir.)

  • Daha önceki gebelikte doğum sonrası depresyon hikayesi  (Önceki gebeliğinde doğum sonrası depresyon geçirmiş olan  kadınlarınsonraki gebeliklerinde depresyon görülme riski % 50'dir. )

  • Daha önceki gebelikte olumsuz deneyimler (düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, YBÜ deneyimi , yeni doğan ölümü gibi)

  • Psikiyatrik muayene sonucunda önceki gebelikle ilgili yaşanan sıkıntılar nedeniyle içe atılmış duygular ve  tepkiler tespit edilirse bunların işlenmesi önemlidir. Aksi taktirde önceki, kayıba ait duygular mevcut olan gebelik sırasında artan kaygı ile açığa çıkabilir. Benzer problemler babada da görülür.

  • Eşlik eden tıbbi başka bir hastalığın varlığı (MS, Kalp hastalığı, kanser gibi)

 

  • Birinci derece aile yakınında psikiyatrik bir rahatsızlık (Özellikle gebelik sırasında veya doğum sonrasında geçirilmiş)

  • Eş ve aile ile ilişki sorunları

  • Maddi sıkıntılar

  • Aile, eş, arkadaş gibi destek sistemlerinin zayıf olmasıdır.

Doğum Sonrası Depresyon ihtimalini  değiştirmeyen faktörler nelerdir?
  • eğitim düzeyi

  • meslek

  • gebelik yaşı

  • gebelik sayısı

  • evlilik süresi

Doğum sonrası depresyona giren annelerin çocukları nasıl etkilenir?
Yeni doğum yapan anne bebeğine gerçekten zarar verebilir mi?
Doğum sonrası hüzün ve depresyonu ayırd etmek
Gebelikte doğum sonrasında depresyon için risk faktörleri
Depresyonla ilişkili olmayan faktörler
Doğum sonrası depresyon ne sıklıkta görlür?
Doğum sonras depresyon neden olur?
Babalarda doğum sonrası Depresyon

Doğum sonrası depresyon ve diğer ruhsal hastalıklardan korunmak için yapabilecekleriniz:

 

  • Doğumdan hemen sonra hayatınızla ilgili büyük kararlar almayın ve büyük yaşam değişikliklerine girmeyin.

       ( Taşınmak vb)

 

  • Hayatınızda sahip olduğunuz olumlu şeylere odaklanın. Eğer olumlu yanlar bulmakta güçlük çekiyorsanız yaşadığınız için minnettar olduğunuz güzel anılarınıza odaklanın. Sıkıntılı olduğunuz zamanlarda sahip olduklarınız veya güzel anılarınız için teşekkür edin hayatınıza.

  • Duygularınızı içinize atmayın. Hissettikleriniz hakkında eşiniz ve çevrenizdekilerle konuşun. Bazı kadınlar, doğum sonrasında mutlu olmaları gerektiğini düşündükleri için yaşadıkları depresif durum nedeniyle suçluluk hissettikleri ve utanç duydukları için yaşadıkları sıkıntıları ifade edemezler. Kendilerinin uygun bir anne olmadıklarının düşünülmesinden endişe ederler. Doğum sonrası depresyon her kadının başına gelebilir. Bu, sizin iyi bir anne olmadığınız anlamına gelmez. Yaşadığınız sıkıntılara hem sizin hem de bebeğinizin maruz kalması şart değildir. Çünkü bu konuda yardım alabilir ve sorunlarınızı çözebilirsiniz

  • Reklamda değilsiniz, mükemmel olmaya çalışmayın. Kendinizden beklentileriniz makul olsun. Ev işlerine yetişemediginiz ile ilgili fazla kaygılanmayın. Amaç minimum ev işi olmalı, kendinize bir ya da iki ev işinden fazlasını koymayın. Ağırdan alın, bazen tek bir odayı toplamak ya da süpürmek bile yeterince ev işi yapmaktır. Sütünüz yetmiyorsa ek gıda vermekten çekinmeyin. Mümkün olduğunca hayatı kendinize kolaylaştırın. Ev alışverişlerini internetten yapın, yemek hazırlamak yerine sağlıklı hafif atıştırmalıklar yiyin.

  • Eşinizden, ailenizden ve/veya arkadaşlarınızdan bebeğin bakımı ve ev işleri yada alışverişi konusunda yardım istemekten çekinmeyin. Çevrenizde size yardım edebilecek yakınlarınız yok ise bir yardımcı tutun. Yardım istemek anneliğinizi ya da ev hanımlığızı azaltmaz, sizi yetersiz yapmaz. Sizin bebeğiniz için daha iyisini istediğinizi gösterir.

 

  • Dinlenmek için kendinize izin verin. Bebek uyurken yarım kalan ev işlerini sıralamak yerine uyuyun. Uykunuzu kaçıracak çay, kahve, kola gibi gıdalardan uzak durun. Gece uykusunu biraz daha az bölünmüş uyuyabilmek için eşinizden en azından gecede bir kere sizin yerinize uyanmasını rica edin.

  • Dışarı çıkmasanız da kendinize ve kıyafetinize özen gösterin, hergün duş almaya gayret edin. Sağlıklı beslenin ve mümkün olduğunca hareket edin.

  • Kendinize vakit ayırın. Bakım veren olmak dışında bir aktiviteniz olsun, eskiden yapmaktan hoşlandığınız şeyleri yapın.

  • Stres yaratan ortamlardan uzak durun. Başkalarının dertleriyle (bebek bakımı gibi arkadaşlarının ortak dertleri ya da eşin ev dışındaki problemler hariç) mümkün olduğunca uğraşmayın. Unutmayın siz yeterince sorumluluk sahibisiniz.

  • Uzun süreli tek başınıza kalmamaya çalışın. Mümkün olduğunca arkadaşlarınızla dışarıda buluşmaya çalışın. Arkadaşlarınızla buluşamayacak da  olsanız dışarıda küçük bir yürüyüş yapın. Bebeğinizi birine emanet etmek sizi bencil bir anne yapmaz. Bebeğinizi bırakabileceğiniz birisi yoksa bebeğiniz ile birlikte çıkın.

  • Diğer annelerle konuşun, onların size uyabilecek çözüm yollarını öğrenin.

  • Artık ebeveyn olabilirsiniz ama karı-kocalıktan henüz istifa etmediğinizi aklınızda tutun. Eşinizle başbaşa kalabileceğiniz küçük kaçamaklar yaratın. Oksitosinin ayrıca her iki cinste de orgazm ile salınımı artmaktadır. Bir teoriye göre de daha çok seks yapan çiftelerde bağlanmanın daha derin olduğu öne sürülmüştür.

 

 

Unutmayın ancak siz mutlu ve sağlıklı olursanız, bebeğiniz mutlu ve sağlıklı büyüyebilir.

Emzirirken Depresyonda Tedavi Yönetimi

 

Toplumda psikiyatriste gidersen hemen ilaç verir kanısının aksine, depresyonun hafifse, psikiyatristler ilk seçenek olarak hastanın da öncelikleri ve istekleri göze alarak konuşma terapisi olan psikoterapiyi önerebilirler. Sorunlar kronikleşmeden başvurulduğunda hafif derecede bir depresyonu, ilaç tedavisi olmadan sadece psikoterapi ile çözmek mümkün olabilir. Araştırmalar tedavi sonlandıktan uzun süre sonra bile kişilerin halen psikoterapide kazandıklarından fayda görmeye devam ettiklerini göstermektedir.

 

;Orta ve ağır şiddette depresyonda da terapi ile devam edilebilir ancak terapinin haftada bir veya 2 kez sıklıkta olması önem arz etmektedir. Çalışmalar hangi terapi tercih edilirse edilsin, terapiye yanıttaki en önemli belirleyicinin terapi seanslarının sıklığı olduğunu göstermektedir. Yeni doğum yapan bir annenin online bile olsa haftada bir veya iki kez düzenli bir terapiye devam etmesi zor olabilir. Kaldı ki orta ve ağır depresyonda kişinin bilişsel faaliyetleri ve problem çözme yeteneği yavaşladığı için kişinin terapiye verdiği yanıt da yavaşlatabilir. Terapinin etkin ilerleyebilmesi ve işe yarayabilmesi için antidepresan kullanımı gerekmektedir; hele de doğum sonrası depresyon gibi bir hastalıkta anne-bebek bağlanması açısından zamanla yarıştığımız düşünülürse. Bu durumda psikoterapi ile birlikte depresyon tedavisi için öncelike antidepresanlar, durumun şiddetine göre bazen anksiyolitikler önerilebilir.

 

 

Emzirirken İlaç Kullanılabilir mi?


Emzirmenin yeni doğana gelişimsel, immünolojik ve psikolojik faydaları nedeniyle önemi nettir. Emzirmeyi planlayan kadınlar şunu bilmelidir ki, antidepresanlar da dahil olmak üzere tüm psikiyatrik ilaçlar ve hatta tüm tıbbi ilaçlar anne sütüne geçmektedir. Anne sütüne geçmeyen bir ilaç pek tabi bulunmamaktadır, geçmeyen bir gıda olmadığı gibi. Emziren annenin herhangi tıbbi bir hastalık nedenli tedavisinde önemli olan aslen annenin ve bebeğin sağlığı ve iyilik hali için kar zarar ilişkisinde en az süte geçen ilacın seçilmesidir. Korkulanın aksine emzirme sırasında tercih edilen psikiyatri ilaçlarının süte geçme ihtimali diğer dahili hastalıklar nedenli tercih edilen antibiyotik ve benzerii ilaçlara göre çok daha azdır ve psikiyatri ilaçları sıklıkla daha güvenilirdir. 

Anne sütündeki ilaçların konsantrasyonları günün seçilen saatine göre büyük ölçüde değişmektedir. Bir bebeğin maruz kaldığı ilaç miktarı, ilaç dozu, annenin ilaç metabolizma hızı ve beslenme sıklığı ve zamanlaması gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Alınan ilacın kanda ve sütte en yüksek konsantrasyona erişmek için tepe noktası zamanı değişken olduğundan, ilaç alındıktan sonra emzirilmeyip, sağılan sütün atılması önerisi mantıklı değildir ve çok eski zamanlarda kalmıştır. Seçilen ilaca göre doktorunuzun size tercihen emzirmenizi önereceği saatler olabilir ancak gerçek hayatta yeni doğan bir bebeğin buna uymasını beklemek çok akılcı değildir ve sadece anneyi strese sokacaktır. Düzenli alınan bir  ilacın sabit kan konsantrasyonu olduğu düşünülürse, annenin bebeğin ihtiyaçlarını ve düzenini önceliklendirerek emzirmeye devam etmesi daha uygun olacaktır. Seçilen ilaç zaten emzirmede kullanılabilen ilaçlar sınıfı olan, "B sınıfı ilaç" olacaktır.

Emzirirken Antidepresan Kullanımı

Son yıllarda, emzirme sırasında çeşitli antidepresanların kullanımına ilişkin oldukça fazla veri birikmiştir. Çalışmalarda, bebeğin ilaç maruziyetinin ölçülebilmesi için emziren kadınların defalarca anne sütü örnekleri ve bebeklerinin kan örnekleri alınıp incelenmiştir. Yapılan araştırmalar ışığında, klinik olarak gerekli görüldüğü taktirde antidepresanların genel olarak emzirme döneminde kullanımının nispeten güvenli olduğu düşünülmektedir. Özellikle SSRI'lar emzirme döneminde en iyi çalışılmış ilaç sınıflarından biridir.

 

Emzirme döneminde trisiklik antidepresanlar, fluoksetin, paroksetin ve sertralin ile ilgili mevcut veriler cesaret vericidir. Bebeklerin kan örneklerinde  tipik olarak çok düşük veya tespit edilemeyen ilaç seviyeleri tespit edilmiş olup; anne sütündeki psikiyatrik ilaçlara yenidoğanın maruz kalmasıyla ilgili önemli komplikasyonların oldukça nadir olduğu gösterilmiştir. Diğer antidepresanlar hakkında daha az bilgi mevcut olsa da, bu ilaçlara maruz kalmayla ilgili ciddi yan etkiler bildirilmemiştir.

 

Anne sütünde antidepresanlara maruz kalan bebeklerde ciddi veya kalıcı olmayan, gerginlik, sinirlilik, aşırı ağlama, uyku bozukluğu veya beslenme sorunları dahil olmak üzere az sayıda yan etki bildirilmiştir. Birçok vakada bu olaylar ile ilaca maruz kalma arasında nedensel bir bağlantı kurmak bile mümkün olmamıştır. Belirli antidepresanların emzirilen bebek için önemli riskler oluşturduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur.

Doktorunuz emzirme döneminde depresyonunuzun tedavisi için ilaç kullanılmasının gerektiğini düşünürse, sizi düşündüğü kadar bebeğinizi de önceliklendirecek ve güvenli olduğu çalışmalarca desteklenen bir antidepresan seçecektir. Bununla birlikte, bazı durumlar daha az mevcut güvenlik verilerine sahip antidepresanların kullanılmasını gerektirebilir. Örneğin, bir kadın geçmişte belirli bir antidepresana yanıt vermişse ve özellikle de diğerlerine yanıtsız ise ya da yan etki yaşadı ise, bu antidepresanın tekrar kullanılmasının değerlendirilmesi makul olacaktır. Bir başka örnek ise, hamileliği boyunca hamilelik için güvenli bir antidepresanı kullanmış bir hastada, hastanın da durumu iyiyse, doğumdan sonra aynı antidepresanla devam etmektir; çünkü başka bir antidepresana geçmek depresyonun tekrarlama riskini artırabilir.

Bazı hastalar çalışmalarda kullanılan ilaç kan düzeyi ölçümlerinin emziren anne veya bebekte düzenli ölçülüp, ölçülemeyeceğidir. Böyle rutin bir uygulama söz konusu değildir. Bazı hastanelerde kan düzeyi ölçümü mümkün olsa da, rutinde hasta dirençli depresyonda olmadığı sürece gerekli olmadığı için bu tetkikler uygulanmaz.  Bebek için de devamlı kan alınması stres verici olacaktır. Ancak, çocuğun davranışında önemli bir değişiklik varsa (örn. sinirlilik, sedasyon, beslenme sorunları veya uyku bozukluğu), bebek serum ilaç seviyesine bakılabilir ve seviye yüksekse duruma göre ilaç değiştirilebilir veya emzirme askıya alınabilir. Benzer şekilde, anne özellikle yüksek dozda ilaç alıyorsa, maruziyet derecesini belirlemek için bebekte ilaç seviyelerini ölçmek yararlı olabilir. Yine de annenin yüksek dozlun ilaç almasını gerektirecek kadar ağır bir depresyonda annenin emzirmeye tedavinin başında ara vermesi ve bebeğin formül mama ile beslenmesine geçilmesi de bir seçenek olabilir. Bazen annenin kafasında bebeği için zarar görebileceğine dair hiç soru işareti kalmaması, sütünün az olup olmadığı vb gibi kaygılarının olmaması tercih edilebilir. Ancak çok ağır olmayan bir tabloda çoğunlukla tedavi tersine annnenin bebeği ile kaygılarını azaltacak, bağlanmasının daha kuvvetli ve sukunetli olmasını sağlayacaktır. 

Emzirirken depresyon tedavisi ve  ilaç kullanımına ilişkin daha fazla okumak için..

Emzirirken ilaç kullanılabilir mi?
bottom of page